Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/2922 E. 2015/22028 K. 14.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2922
KARAR NO : 2015/22028
KARAR TARİHİ : 14.12.2015

Mahkemesi :Samsun 4. İş Mahkemesi
Tarihi :30.12.2014
No :2014/18-2014/554

Davacı, ……….. sicil numarasında kurum kayıtlarındaki işe giriş bildirgesi ve bu sicil numarasındaki çalışmaların kendisine ait olduğunun tespiti ile yaşlılık aylığı tahsisine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ve aidiyete ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki dava dosyasına konu olayda, mahkemece, yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Mahkemece, Nüfus Müdürlüğünden işe giriş bildirgesinde ismi geçen kişinin varlığı araştırılmalı, davalı Kurumdan, anılan kimlik bilgilerinde sigortalılık kaydının bulunup bulunmadığı belirlenmeli, mevcudiyeti halinde, yargılama sonunda verilecek kararın, bu kişi yada kişilerin hukuki menfaatlerini etkilemesi ihtimaline binaen, yöntemince davada davalı sıfatıyla taraf olması sağlanmalı, taraf teşkili sağlandıktan sonra, işe giriş bildirgelerinde ismi geçen kişi, ya da, kişilere ait hizmet dökümünü içeren şahsi sicil dosyaları celp edilmeli, işveren yanındaki Kurum kayıtlarına geçen çalışma süreleri belirlenmeli, ihtilaf konusu çalışmaların geçtiği işyerlerinden (fiilen mümkün ise) imza ve fotoğrafları içeren dilekçeler ve ücret tediye bordrolarıyla sair tüm belge asılları celbedilerek, bu belgeler ile bildirgelerde ismi geçen kişi yada kişilerin mümkün oldukça niza konusu dönemlerdeki imzaları istikdaba esas alınmak üzere celbedilerek, davacıya ait olduğu sabit olan imza ve fotoğraflarda getirtilmek suretiyle, Adli Tıp Kurumu marifetiyle imza ve fotoğraf incelemesi yaptırılarak, çekişme konusu hizmetlerin, gerçekte kime ait olduğu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilerek, varılacak sonuca göre, yaşlılık aylığı tahsis şartları irdelenerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,14/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.