Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/23119 E. 2016/1483 K. 09.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23119
KARAR NO : 2016/1483
KARAR TARİHİ : 09.02.2016

Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 08.02.2013

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmda belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79/10. maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Somut olayda davacının 1999 yılından itibaren 2006 yılına kadar davalı belediye bünyesinde makam şoförü olarak sürekli ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitini istediği davada, dosyaya ibraz edilen belgelerin incelenmesinde; davacının, davalı belediye nezdinde 15.02.1999 tarihinde çalışmaya başladığı, 1999 yılında 226 gün, 2000 yılında 60 gün, 2001 yılında 190 gün, 2003 yılında 120 gün, 2004 yılında 280 gün, 2005 yılında 196 gün, 2006 yılında ise toplam 307 gün davalı belediye tarafından kuruma bildirim yapıldığı, 2002 yılında ise hiç bildirim yapılmadığı, dava konusu dönem dışında kalan 2007 yılından sonra ise her yıl eksiksiz tam bildirim yapıldığı, bu bilgilerin davalı belediye bünyesinde bulunan kayıtlarla da örtüştüğü anlaşılmaktadır.
Mahkemece her ne kadar davalı işveren kamu kurumu olduğundan bahisle, kayıtlarının aksinin tanık beyanları ile ispat edilemeyeceği, aynı yada eşdeğer yazılı delil gerektiğinin kabulü ile hüküm tesis edilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Yukarıda değinilen bilgiler dahilinde, kendiliğinden araştırma yapılarak davacının gösterdiği delillerle yetinilmeyip, davacının çalışmasının gerçekliği, işin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla öncelikle ,davalı işveren tarafından eksik bildirim yapılan günlerin sebebine ilişkin olarak Kuruma herhangi bir belge verilip verilmediği sorulmalı, işlemlerinin belgeye dayanması asıl olduğundan hareketle, davalı belediyenin makam şoförü olan davacının çalışmadığını bildirdiği dönemlerde belediye başkanının şoförlüğünü kimin yada kimlerin yaptığı araştırılarak, tespit edildiği taktirde tanık sıfatıyla etraflıca beyanı alınmalı; yine davacıya kayıtlara geçmeyen dava konusu ettiği dönemlerde, davalı işveren tarafından ödemelerin ne şekilde yapıldığı, buna ilişkin belge yada kayıt bulunup bulunmadığı usulünce sorularak açıklığa kavuşturulmalı; böylece sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu ile davacıya ödemelerin nasıl yapıldığı, çalışma gün ve saatleri gereğince yeterince araştırılmalı; gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde; davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 09.02.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.