Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/22569 E. 2015/21594 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/22569
KARAR NO : 2015/21594
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

Mahkemesi :Denizli 3. İş Mahkemesi
Tarihi :02.10.2015
No :2007/12-2015/413

Davacı, yersiz ödediğini iddia ettiği miktarın tahsilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 sayılı Kanunun Ek 24. maddesinin (L) bendine göre “Genel ve katma bütçeli idareler, mahalli idareler, döner sermayeli kuruluşlar gibi kamu kuruluşları ile kanunla ve kanunların verdiği yetkiye istinaden kurulan diğer kuruluşlar ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamına giren teşekkül ve kuruluşlarla bunların müessese, bağlı ortaklık ve iştiraklerinden aylık bağlanmasına hak kazandıktan sonra ayrılanlardan; 506 sayılı Kanun hükümlerine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlananların ilk sosyal yardım zammı ödemeleri, söz konusu kuruluşlar adına Kurumca yapılır.
Yukarıda belirtilen kuruluşlar adına, Kurumca yapılan ilk sosyal yardım zammı ödemeleri ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar ilgili kuruluşlarca Kuruma ödenmemiş sosyal yardım zammı tutarları bu kuruluşlara yapılacak yazılı bildirim tarihinden itibaren en geç bir ay içinde defaten kuruma ödenir.
Kurumun yazılı bildiriminde isimleri belirtilenlere sonraki aylarda ödenmesi gereken sosyal yardım zammı tutarları, yeni bir bildirim beklenmeksizin ilgili kuruluşlarca, her ay emekli aylığı ödeme tarihlerinden önce Kurumun ilgili hesabına yatırılır.” Geç ödeme halinde ise 506 sayılı Kanunun 80. maddesi gereğince gecikme zammı tahakkuk ettirilir.
Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “İspat yükü” başlıklı 6. maddesinde, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlü olduğu belirtilmiş olup ispat yükünün kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi yararına hak çıkaran tarafa ait olduğu, yasal bir karineye dayanan tarafın, sadece karinenin tarafını oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altında olduğu, kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı tarafın yasal karinenin aksini ispat edebileceği gözetildiğinde ve eldeki davada dayanılan bir karine de bulunmadığının anlaşılması nedeni ile ispat yükü davacıda olup davacı ihtirazi kayıtla ödediğini iddia ettiği davaya konu miktar/miktarlara ilişkin ödemeyi kanıtlamak durumundadır.
Hâl böyle olunca, mahkemece, öncelikle davaya konu edilen miktara ilişkin ödeme makbuzu davacıdan temin edildikten sonra; davacı işveren tarafından sunulan belgeler ile davalı Kurum’dan gelen kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, Kurum ile işveren kayıtlarındaki birbiri ile çelişen hususlar belirlenmeli, gerektiğinde, malullük, yaşlılık ve ölüm aylığı alan sigortalıların sicil dosyaları davalı Kurumdan getirtilmeli, bu çerçevede yapılacak incelemesi sonucu, davacının davaya konu edilen sosyal yardım zammı borcu bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra yapılacak değerlendirmeye ve davacının ıslah dilekçeside gözetilerek HMK nın 297. maddesi uyarınca varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.