Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/2188 E. 2015/18587 K. 05.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/2188
KARAR NO : 2015/18587
KARAR TARİHİ : 05.11.2015

Mahkemesi : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
Tarihi :23.12.2014
No :2014/267-2014/613

Dava sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti, yaşlılık aylığı tahsisi ve ödenmeyen aylıkların faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294’üncü maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297’nci maddesi gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Anılan 294’üncü maddenin 4’üncü fıkrası uyarınca zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tefhim edilebilir, ancak tefhimden itibaren bir ay içinde gerekçeli kararın yazılması gerekir. Yine aynı Kanunun 298’inci maddesinin 2’nci fıkrası açık hükmü uyarınca gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasa’nın 141’inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir görevdir.
Davaya konu somut olayda; davacı sigorta başlangıcının 05.09.1984 olduğunun tespiti ile tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığını ve ödenmeyen aylıkların yasal faiziyle birlikte ödenmesini talep etmiş, mahkemece kısa kararda sadece sigortalılık başlangıç tarihinin 05.09.1984 olduğunun tespitine karar verilmiş, gerekçeli kararda ise tahsis istemi ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile ödenmesi hususu da hüküm altına alınmış olduğundan, yukarıda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin usul ve kanun hükümlerine aykırı bir durum söz konusu olup, kararın bozulmasını gerektirir. Mahkemece 10.04.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmelidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.11.2015 günü oybirliği ile karar verildi.