Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/20792 E. 2015/18955 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/20792
KARAR NO : 2015/18955
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Mahkemesi : Denizli 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 17.02.2015
No : 2014/93-2015/57

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
A-)N.. K.. Av. B.. Ö.. ile S…. G….. K…. B…. adına Av. B.. A.. arasındaki dava hakkında, Denizli 1. İş Mahkemesi tarafından verilen 17.12.2015 günlü ve 93/57 sayılı hükme yönelik davalı K…. vekilinin temyizi üzerine yapılan inceleme sonucu Mahkeme hükmünün Dairemizin ../../2015 tarih ve …/… sayılı ilâmı ile onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi.
Davacı vekilinin talebi üzerine yapılan inceleme sonrasında, süresinde davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile mahkeme kararının temyiz edildiğinin anlaşılması karşısında, Dairemizin ../../2015 tarih ve …./.. Esas …./.. Karar sayılı ilamının zuhulen verildiği anlaşılmakla, maddi hataya dayalı bu yanlışlığın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 304. maddesi uyarınca her zaman düzeltilmesinin mümkün bulunmasına göre, Dairemizin maddi hataya dayalı ../..2015 tarih ve …./.. Esas …../.. Karar sayılı onama kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
B-) 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı Kurum vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden;
./…

Davaya konu olayda; K…. E…. T…. San. ve Tic. A.Ş.’nin 01.04.1997-30.09.2006 tarihleri arasında temsil ve ilzama yetkili Genel Müdürü olan davacı hakkında, anılan şirketlerin prim borçlarından dolayı davaya konu ödeme emirlerinin tanzim anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, ödeme emrinin konusu olan 2003/4-2005/12. aylar arasındaki prim borçları yönünden, prim alacaklarına ilişkin olarak getirilen özel nitelikteki düzenleme olan 506 sayılı Yasa’nın 80. maddesidir. Bu maddeye göre, sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri Kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Bu özel düzenleme karşısında, davacının temsil ve ilzama yetkili olduğu tarihler arasındaki dönemde muaccel hale gelen şirketin borçlarından işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı anılan Yasa gereğidir.
Ancak, maddede açıkça, haklı sebepler olmaksızın deyimine de ver verilmiştir. Özel nitelikteki tüzel kişilerin üst düzey yönetici ve yetkilileri yönünden primlerin ödenememesi haklı bir neden sonucu ise prim borcundan ötürü şahsen sorumlu tutulamazlar. Diğer bir anlatımla şirketin prim borcundan müteselsilen sorumlu olan üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri, borcun haklı nedenle ödenemediği savunmasında bulunabilirler ve haklı nedenin varlığı halinde, prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte mütesesilen sorumlu tutulamazlar.
Haklı nedenlerin neler olduğu konusunda 506 sayılı Yasada bir açıklık bulunmamaktadır. Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği, her bir davadaki özel koşullar ile hukuki ve maddi olayların özelliklerine göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken; diğer yasalardaki düzenlemelerden yararlanılmalı ve bilhassa Sosyal Güvenlik ilkeleri göz önünde tutulmalıdır.
Öte yandan; iflasın ertelenmesi, İcra ve İflas Yasasının 79’uncu maddesinde düzenlenmiş olup, “borca batık durumda olan (aktifi pasifini karşılamayan) bir sermaye şirketi veya kooperatif hakkında, Ticaret Mahkemesi’nce iflas kararı verilmeyerek önerilen iyileştirme projesi çerçevesinde borca batık durumdan kurtulmalarını sağlayan ve iflaslarını önleyen bir kurum”dur. Anılan Yasanın 179/b,I maddesi uyarınca, erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Yasaya göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler de durur. Bu sonuç yasadan doğduğundan, mahkemenin kararında ayrıca belirtmesine gerek olmadan ve ilan edilmese dahi gerçekleşir.
Bu bağlamda; İcra ve İflas Yasası’nın 179’uncu maddesi uyarınca iflasının ertelenmesine karar verilen ve malvarlığının korunması için gerekli tedbirler alınan şirketten, anılan Yasanın 179/b maddesindeki “Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dâhil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz…” düzenlemesi uyarınca primler tahsil edilemeyecektir. Söz konusu tahsil imkânsızlığı, şirket adına primlerin tahakkuk ve tediyesinden sorumlu üst düzey
../…

yöneticinin kusurundan değil, doğrudan Kanun’dan doğduğundan üst düzey yönetici yönünden 506 sayılı Yasa’nın 80’inci maddesinde yer alan “haklı sebep” kavramı kapsamında kabul edilebilecektir.
Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular çerçevesinde, dava dışı şirket hakkında açılan iflasın ertelenmesi davasında 03.02.2003 tarihinde tedbir kararı verildiği gözetilerek, anılan tedbirin içeriği ve prim borçlarının ödenmemesinde davacı yönünden haklı sebep teşkil edip etmediği hususu irdelenerek, haklı nedenin varlığı halinde prim borcundan dolayı Kuruma karşı işverenle birlikte mütesesilen sorumlu tutulamayacağı gözetilerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.