Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/20303 E. 2015/20659 K. 26.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/20303
KARAR NO : 2015/20659
KARAR TARİHİ : 26.11.2015

Mahkemesi : Ankara 8. İş Mahkemesi
Tarihi : 10.02.2015
No : 2014/1672-2015/213

Dava, İngiltere ülkesindeki ilk çalışma tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak tespiti ile tahsis talebini reddeden kurum işleminin iptali, istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
25.11.2013 tarihli borçlanma talebi ve ödeme ile İngiltere’de geçen 5.450 günlük süreyi borçlanan davacı, 27.05.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından, davacının Türkiye’deki ilk tescili olan 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamındaki çalışma başlangıç tarihi olan 19.11.2013 tarihinden borçlanılan süre kadar geriye gidilmek suretiyle ilk işe giriş tarihi olarak 29.09.1998 tarihi kabul edip, bu ilk işe giriş tarihine göre 506 sayılı Yasa’nın geçici 81. maddesindeki tahsis şartları oluşmadığından bahisle davacının tahsis istemi reddedilmiştir. Davacı iş bu dava ile; İngiltere’deki ilk çalışma tarihi olan 23.07.1986 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak tespiti istemiş, Mahkemece; istem gibi davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresini düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 38’inci madde hükmü; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcını; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20’nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edileceğini; kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresinin, 18 yaşının ikmal edildiği tarihte başlamış olacağını, bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin, prim ödeme gün sayısı hesabına dâhil edileceğini öngörürken, Uluslararası sosyal güvenlik sözleşme hükümlerini saklı tutmuştur.
Kaldı ki, Anayasamızın 90/son maddesi uyarınca, yöntemince yürürlüğe konulmuş Uluslararası sözleşmeler kanun hükmünde olduğu gibi, normlar hiyerarşisi yönünden uluslararası sözleşme kurallarına uygulamada yasal güç tanınmakta ve bu kuralların uygulanma önceliği de haiz bulunmaktadır.
Öte yandan; 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 29’uncu maddesi ile 3201 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin beşinci fıkrasına “Ancak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek; Türk sigortasına girişten önce âkit ülke sigortasına girildiği tarihin Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunması halinde Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilebileceği düzenlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi 01.06.1961 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Sözleşmenin “İhtiyarlık Aylığı” başlıklı II.Kısımının 14.maddesinin 2, 3, 4. fıkralarında “kısmi sözleşme aylığı” düzenlenmiş olup buna göre;
“(2) Taraflardan herbirinin Sosyal Sigorta mercii bir kimsenin kendi mevzuatına göre, ihtiyarlık aylığı almak için gerekli şartları yerine getirip getirmediğini yine kendi mevzuatı hükümleri dahilinde tespit eder ve bunu yaparken bu sözleşmenin 25’inci Maddesi hükümlerini de gözönünde bulundurarak, o kimse tarafından her iki taraf mevzuatına göre ikmal edilmiş olan bütün sigortalılık müddetlerini, prim ödeme müddetlerini ve muadil müddetleri kendi milli mevzuatına göre ikmal edilmiş gibi, nazara alır.
(3) Bu maddenin (2)’nci paragrafı hükümleri dahilinde ihtiyarlık aylığına hak kazanıldığı tespit edildiği takdirde, her iki tarafın Sosyal Sigorta mercii:
(a) Bir kimse tarafından her iki taraf mevzuatına göre ikmal edilmiş 25’inci madde hükümlerine göre hesaplanmış olan bütün sigortalılık müddetleri, prim ödeme müddetleri ve muadil müddetler kendi milli mevzuatına göre tamamlanmış olsa idi o kimseye yine kendi mevzuatına göre ne kadar aylık ödenecek idiyse o aylık miktarını, (b) Bu kimse tarafından kendi mevzuatına göre tamamlanmış olan prim ödeme müddetleri yekûnunun her iki taraf mevzuatına göre ikmal edilmiş olan prim ödeme müddetleri yekûnuna olan nisbeti dahilinde ihtiyarlık aylığının kendisine isabet eden kısmını, hesaplar.
Bu şekilde hesaplanmış olan kısım ilgili Sosyal Sigorta merciinden o kimseye fiilen ödenecek aylığı teşkil eder.
(4) Bu kimse tarafından bir veya diğer tarafın mevzuatına göre tamamlanmış olan prim ödeme müddetlerinin yekûnu 6 aydan az olduğu takdirde, o kimseye o tarafın mevzuatına göre ihtiyarlık aylığı ödenmez.”
Sözleşmenin 14.maddesi kısmi sözleşme aylığına ilişkin olup, akit taraflardan herhangi birinde gerçekleşen sigortaya giriş tarihinin, âkit tarafın iç hukuk mevzuatına göre yaşlılık aylığına hak kazanma koşullarının belirlenmesinde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğine dair bir hüküm bulunmamaktadır.
Öte yandan Sözleşmenin 16.maddesinin 1.fıkrasında açıkça “Bir kimse ihtiyarlık aylığı almak hakkı teessüs ettiği zaman, bu sözleşmenin 14’üncü maddesi hükümlerinden faydalanmamayı tercih edebilir. Bu takdirde her iki âkit tarafın mevzuatına göre almaya hak kazandığı ihtiyarlık aylığı diğer taraf mevzuatına göre geçen sigortalılığı nazara alınmayarak, tâbi olduğu Sosyal Sigorta mercii tarafından kendisine ayrı olarak ödenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine Sözleşmenin 25. maddesinin 1. fıkrasında “Bu sözleşmenin yardıma hak kazanılmış olup olmadığının tespiti maksadıyla sigortalılık müddetlerinin, prim ödemede müddetlerinin ve muadil müddetlerin tevhidi hakkındaki 10’uncu ve 14’üncü maddeler hükümlerinin tatbikatında her iki âkit tarafın Sosyal Sigorta mercileri, bu müddetler tedahül etmemek şartıyle, kendi mevzuatının ilgili hükümlerini nazara alarak, kendi mevzuatına göre ikmal edilmiş olan sigortalılık müddetlerini, prim ödeme müddetlerini ve muadil müddetleri diğer taraf mevzuatına göre ikmal edilmiş sigortalılık müddetlerine, prim ödeme müddetlerine ve muadil müddetlere ekler.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava konusu somut olayda, Türkiye Cumhuriyeti ile İngiltere Arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesinde; İngiltere’de sigortaya giriş tarihinin ülkemizde uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan haklara hak kazanma koşullarının belirlenmesinde (kısmi sözleşme aylığı hariç) sigortalılık başlangıç tarihi olarak dikkate alınmasına imkan veren bir hüküm bulunmadığından davacının sigortalılık başlangıç tarihi 3201 sayılı Kanun’un 5.maddesi hükümlerine göre belirlenmelidir. Mahkemece, İngiltere’de işe giriş tarihi olan 23.07.1986 tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak kabul edilemeyeceğinden dolayı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.