Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/19808 E. 2015/21698 K. 08.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19808
KARAR NO : 2015/21698
KARAR TARİHİ : 08.12.2015

Mahkemesi :İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi
Tarihi :12.05.2015
No :2014/602-2015/300

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 02.03.2000 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca kesilerek, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96’ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56’ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olayda; Davalı ve eşinin 19.1.2000 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma ilamında davalı ve eşinin yazılı adreslerinin aynı yer olduğu; 31.12.2013 tarihli ve 86 sayılı Sosyal Güvenlik Denetmeninin hazırlamış olduğu rapor kapsamında, davacının boşandığı eşi ile 29.5.2009 dan beri birlikte yaşadıklarına, eşi ile birlikte iki yıl birlikte oturduklarına ilişkin imzalı beyanı; davacının beyanı ile aynı yöndeki 2011 yılından itibaren yaklaşık iki yıl boşandığı eşiyle birlikte oturdukları, kira kontratının merniste davacının ikameti olarak görülen adreste boşanılan eş adına düzenlendiği, kirayı da boşanılan eşin ödediği ve boşandıklarından bilgileri olmadığına yönelik eski ev sahibi ile komşunun beyanları, davacı ve eşinin boşandıkları dönemi kapsayan 07.02.2013 – 01.04.2013 tarihleri arasında beş kez aynı gün ve saatte Haydarpaşa Numune Hastanesinde tedavi olduklarına ilişkin Medula kayıtları; 2007 yılında TÜİK’e beyan ettikleri adreslerin aynı olduğu ve davacının yeni beyan ettiği adres tarihi 2009 yılına kadar davacı ve eski eşinin aynı adreste kayıtlı olduklarını gösterir Adres geri izleme raporu, davacının mahkeme huzurunda boşandığı eşinin sağlık sorunları nedeniyle 2011 yılından bu yana kendisinin baktığına yönelik ikrarı içerir beyanı ile davacı ve boşandığı eşinin 09.04.2013 yılında yeniden evlendiklerini gösterir nüfus kayıtları nazara alındığında, davalı Kurum tarafından tanzim edilen raporun aksinin ispat edilemediği, 5510 sayılı Yasanın 56 ve 96. maddelerine göre ölüm aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin yerinde olduğu, davanın reddi gerektiği gözetilmeksizin yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi