YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19768
KARAR NO : 2015/22619
KARAR TARİHİ : 21.12.2015
Mahkemesi : Antalya 6. İş Mahkemesi
Tarihi : 16.04.2015
No : 2012/427-2015/201
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 25.6.2011-25.11.2011 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını ve bildirilmeyen hizmetlerinin tespitini talep etmiş olup, Mahkemece, günlük brüt 83,80 TL ücretle 25.6.2011-25.11.2011 tarihleri arası hizmetin tespitine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın 86. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davalı işverenin dava dışı nolu T…..Şti ‘nin alt işvereni olduğu, nolu üst işveren işyerinden talep konusu dönemde davacı adına 20.8.2011-17.10.2011 tarihleri arası 59 gün bildirim yapıldığı, uyuşmazlık konusu dönemde başka bir işyerinden bildirim bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, ifadesi hükme dayanak alınan tanıkların kurum kayıtları, hizmet döküm cetvellerinin celp edilmediği, tanıkların beyanlarının denetlenmediği, resen bordro tanıkları dinlenmediği, açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
./…
Yapılacak iş; uyuşmazlık konusu dönem yönünden işverence bildirim yapılan çalışmaların haricindeki sürelere ilişkin dönem yönünden tüm çalışma dönemine yönelik kesintisiz çalışıldığı iddia edildiğinden, hizmet tespiti davalarında gerekli araştırmaların mahkemece re’sen yapılması ilkesi ışığında; mahkemece, davalı Kuruma verilmiş dönem bordrolarından kayden çalışması görünen bordro tanıkları re’sen belirlenerek beyanlarına başvurulmalı; dönem bordrolarında bildirimli çalışan bordro tanıkları tespit edilemediğinde, sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; bozmadan önce dinlenilen tanıkların anlatımları ile bozmadan sonra bilgi ve görgülerine başvurulan tanıkların beyanları arasında varsa çelişkiler giderilmeli; dinlenen tanıkların hizmet döküm cetveleri, Kurum kayıtları celp edilerek beyanları denetlenmeli, sigortalının kayıtlarda görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; çalışmanın varlığı, kısmi ve kesintili olup olmadığı yöntemince araştırılmalı, ilgili düzenlemeler dikkate alınarak toplanan tüm kanıtlar birlikte değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre, bildirimler dışlanmak süretiyle infaza elverişli bir karar verilmelidir.
Ayrıca, davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli serbestlik söz konusu değildir. Ücretin ispatında Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/21-409 E., 2005/413 K.; 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 E. 2010/523 K.; 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 E., 2011/649 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HUMK)’nun 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 200) yazılı sınırları aşan, ücret alma iddialarının, yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret miktarı HUMK’nun 288. (HMK m.200) maddesinde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür.
Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar için veya bu miktar üzerinde olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesi mümkündür (1086 sayılı HUMK m. 292 (HMK m. 202).
Somut uyuşmazlıkta; davacı 1740 TL aylık ücretle çalıştığının tespitini talep etmiş; mahkemece, davalı işyeri kaşesi olmayan ve imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı anlaşılamayan puantaj belgesi yazılı belge olarak kabul edilerek günlük brüt 83.80 TL olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, işyeri kayıt ve belgeleri araştırılıp, puantaj belgesindeki imzanın işveren yetkili ve temsilcisi olduğu araştırılmaksızın, gerçek ücretinin tespiti konusunda yöntemince araştırma yapılmadan, davacının prime esas kazanç miktarının günlük brüt 83.80 TL olduğuna dair verdiği karar doğru değildir.
../…
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda; Mahkemenin, ücrete ilişkin kabul gerekçesi yeterince tartışılmamış ve mevcut deliller hüküm kurmaya yeterli bulunmamıştır. Bu davalarda işverenin kabulünün dahi tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde bulundurularak, asgari ücretin üzerinde ücret tespiti yapılan 25.6.2011-25.11.2011 dönem içerisinde davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti için şirket kayıtları incelenmeli, davacıya yazılı delilleri sorulmalı, hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, davacının imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgeler araştırılmalı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.