Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/19742 E. 2015/20443 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19742
KARAR NO : 2015/20443
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

Mahkemesi : İstanbul 21. İş Mahkemesi
Tarihi : 09.06.2015
No : 2014/543-2015/325

Alacağın tahsili davasının yapılan yargılaması sonunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini tarafların avukatlarının istemesi ve davacı avukatının duruşma talep etmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24.11.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacı adına Av. F.. Ö.. ve davalı adına Av. geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunanların açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde, Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının avukatının tüm, davacının avukatının sair temyiz itirazlarının REDDİNE;
2-)Alacaklının nakdinden bir süre için yoksun kalması nedeni ile, nakdin kullanılması imkanını borçluya bırakması karşılığında elde ettiği, miktarı kanun ya da hukuki işlem ile belirlenmiş, para borçları açısından özel olarak düzenlenen, tahsil için zararın ve kusurun varlığı şart olmayan bir tür tazminat, bir medeni semere olarak tanımlanan faiz kavramı kapsamındaki temerrüt faizi; muhtemel zararların giderilmesi amacıyla doğrudan doğruya yasa koyucu tarafından öngörülmüş bir karşılık olup, talep edilebilmesi için gerçekten bir zarar görülmüş olması gerekli değildir. Bu konuda borçluya bir ispat hakkı tanınmadığı gibi, borçlunun temerrüde düşmekte kusurlu olması da şart değildir. Borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olarak, alacaklının aksi iddia olunmayan farazi zararının asgari oranda giderilmesine yönelik, para borcunun fer’isi niteliğindeki (BK. Md.113/2 ve 131) faizin, asıl alacağın ödenmesi gereken tarihten, ödendiği tarihe kadar işleyen süre için hesaplanarak ödenmesi gerekir.
Bu yasal ve davacının talebi çerçevesinde eldeki davada; davaya konu 01.05.2007 – 01.05.2011 tarihleri arasında biriken yaşlılık aylıklarından oluşan asıl alacağın ödenmesi gereken tarihlerden, 01.04.2014 tarihine kadar işleyen yasal faiz alacağının tahsiline karar verilmesi gerekirken, 01.05.2011 tarihine kadar işleyen yasal faizin tahsili kararı verilmiş olması;
Öte yandan, HMK’nın 326. maddesi gereğince karar ve ilam harcının sorumlusu, davada haksız çıkan taraf olup; kısmen kabul kararı verilmesi halinde, harcın bölünmezliği ilkesi uyarınca kısmen reddedilen miktar için davacıya harç yüklenmesine imkan bulunmadığı gözetilmeksizin bu konuda yazılı şekilde karar verilmiş olması;
Usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenleridir.
Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Hükmün tümünün silinerek yerine;
“1-)Davanın kabulüne, 29.083,80 TL asıl ve 12.618,21 TL faiz alacağının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-)Ödediği harcın isteği halinde davacıya iadesine,
3-)4887,22 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-)335,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
5-)Gider avansının kullanılmayan kısmının istekleri halinde ilgilere iadesine” ibaresi yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davacı avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıya yükletilmesine, 24.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.