Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/19604 E. 2015/19027 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19604
KARAR NO : 2015/19027
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Mahkemesi :Sındırgı Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :13.02.2014
No :2008/68-2014/20

Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı …. İnş. Ltd. Şti. yönünden davanın reddine, davalı …. Sig A.Ş. yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalılardan H.. Ç.. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi …. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılardan H.. Ç.. avukatının tüm, davacı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) 2918 sayılı Yasanın 3. maddesinde araç sahibi; “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.”, İşleten ise: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Kural olarak aracın trafik tescilinde adına kayıtlı olduğu kişi yani araç sahibi aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor üzerinde çıkar sağlıyorsa aynı zamanda işleten olup, hem şekli hem de maddi anlamda işleten sıfatını alacaktır.
2918 sayılı Yasanın 85. maddesinde ise işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup, araç işletenin sorumlu tutulabilmesi için, araç işletme faaliyeti ile zarar arasında uygun illiyet (nedensellik) bağının bulunması gerekir. Karayolları Trafik Kanunu açısından uygun illiyet bağı, motorlu araç işletme faaliyetinin bir zarara sebep olmasıdır. Zararın motorlu aracın işletilmesi nedeniyle meydana geldiği kabul edilebiliyorsa, başka bir ifade ile araç işletilmeseydi zarar meydana gelmezdi denilebiliyorsa, bu durumda uygun illiyet bağının varlığı kabul edilir. Meydana gelen zarar ile motorlu araç işletme faaliyeti arasında ilgi bulunmasına rağmen, işletme faaliyeti zararın sebebini oluşturmuyorsa diğer bir deyişle işletme faaliyeti o zararın doğumu için yetersiz kalıyorsa bu durumda uygun illiyet bağı bulunmadığı için işleten sorumlu tutulamayacaktır.

Bu çerçevede, davalı … İnş. Ltd. Şti. davaya konu kazaya neden olan kamyonetin uzun süreli kiralandığını iddia edip, adi yazılı sözleşme ibraz etmişsede; sözleşmede herhangibir araç tanımlamasının olmaması ve adi yazılı olması nedenlerinden dolayı, öncelikle belirtilen sözleşme eksiksiz olarak anılan davalıdan istendikten sonra, geçerli olup olmadığı araştırılarak kazaya karışan kamyonetin işleteninin kim olduğu kuşku ve duraksamaya yer kalmayacak şekilde belirlenerek yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirme yapılmalıdır.
3-)2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98 ve 99 maddeleri ile Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliği’nin 12, 13 ve 14. maddelerinde yazılı şekilde bir başvurunun varlığına karşın gerekli ödemenin yapılmaması halinde, davalı sigorta şirketinin anılan düzenlemede öngörülen 8 iş günlük yasal sürenin sonunda temerrüde düşeceği, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvurulması ya da hiç müracaatın bulunmaması halinde ise sigorta şirketinin temerrüdü söz konusu olmayacağından, faiz başlangıcının icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.
Buna göre, Kurumun zararını istemesine ilişkin 14.03.2007 tarihli yazısının davalı sigorta şirketine tebliğ tarihi araştırılıp belirlenerek yapılan açıklamalar çerçevesinde sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihinin belirlenmesi gerekir.
4-)2918 sayılı Kanunun 88. maddesindeki, “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” düzenlemesi gereğince davalı sigorta şirketi tazmin sorumlularının toplam kusur oranları olan % 85 karşılığı Kurum zararından teselül hükümleri gereğince poliçe limitiyle sınırlı olarak sorumlu olduğu gözetilmelidir.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.