Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/19379 E. 2015/18883 K. 09.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19379
KARAR NO : 2015/18883
KARAR TARİHİ : 09.11.2015

Mahkemesi : İstanbul 19. İş Mahkemesi
Tarihi : 16.04.2015
No : 2013/616-2015/148

Dava, hizmet süreleri ile sigorta primine esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, davalı işveren yanında 01.03.2009 – 10.09.2011 tarihleri arasında aylık net 2000 TL ücretle vokalist olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkin olup, davacının çalışmalarının hizmet akdine dayalı olmadığı sonucuna varılarak, davanın reddine karar verilmiş ise de, Mahkemenin kararı eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır. Bu tür sigortalı saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu bulunduğu açıktır.
Dava konusu uyuşmazlık, davacının çalışmalarının hizmet akdine mi, yoksa, eser sözleşmesine mi dayalı olduğu noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Kanunun 2. maddesi hükmüne göre; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan kimse anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılır. Bir başka anlatımla, sigortalı ile işveren arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdine dayanması gerekir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a bendi aynı yönde düzenleme içermekte olup, gerek, anılan her iki Kanunda ve gerekse İş Kanununda hizmet akdi tanımlanmamıştır. Borçlar Kanununun 313. maddesinde ise, hizmet akdinin tanımı yapılmış olup, madde hükmüne göre; “hizmet akdi, bir mukaveledir ki, onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” bu tanıma göre hizmet akdinin unsurları ücret, zaman ve bağımlılıktır.
Ancak, 506 sayılı Kanun ve 5510 sayılı Kanunun sistematiği dikkate alındığında, “ücretin” sigortalı sayılmanın koşulu olmadığı, sigortalı olmanın belirleyici özelliklerinin “zaman” ve “bağımlılık” unsurları olduğudur. Bu çerçevede, belirli, yada, belirsiz bir sürede iş gücünü sunan kimse (=sigortalı) ile, bunu kabul eden kimse, ya da, kimseler arasındaki iş ilişkisini hizmet akdi olarak tanımlamak mümkündür. Bağımlılık unsurunun varlığı için de, işverenin her an ve durumda çalışanı denetleme ve isteğine göre sigortalıya iş edimini yaptırma gücünün varlığı şarttır.
Borçlar Kanununun 355. maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir.Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı, bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise; çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir.
Yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda somut olayda, her ne kadar, sürekli bir hizmet akdi ile bağlı olmaksızın çalıştığı süre ve vokal hizmetinde bulundukça davacıya ücret ödemesinde bulunulduğu, taraflar arasında daimi bir işçi işveren ilişkisi bulunmadığı öngörülmekte ise de, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları, iş sözleşmesi, davacı tarafından sunulan CD, konser listesi içeriklerine göre, davacının çalışmalarının fiili olarak, zaman, bağımlılık ve ücret unsurlarını taşıdığı ve dolayısıyla hizmet akdine dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının çalışmasını bilebilecek kimseler araştırılarak beyanlarına başvurulmalı, konserlerin tam tarihleri ile davacının yurt dışına giriş-çıkış tarihleri araştırılmalı, varsa işçi alacaklarına ilişkin tazminat dosyası celbedilmeli, taraflarca toplanması istenilecek deliller de toplanmak suretiyle tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, davacının çalışmalarının süresi ve niteliği hususu belirlenerek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.