Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/17523 E. 2015/18277 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17523
KARAR NO : 2015/18277
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Mahkemesi :Antalya 1. İş Mahkemesi
Tarihi :02.12.2011
No :2007/332-2011/551

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan K.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.07.2009 tarihli, 200./..-… Esas, 20../… Karar sayılı ilamında benimsendiği üzere; öncelikli uyuşmazlık, farklı işyerlerinde, farklı çalışma dönemlerinde geçen çalışmaların tespitine yönelik olarak, farklı işverenler aleyhine birlikte açılan davaların birlikte görülüp, sonuçlandırılmasının mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bir davanın birden fazla kişi tarafından veya birden fazla kişi aleyhine açılabilmesi için aynı tarafta yer alanlar arasında hukuksal bir bağlantının bulunması gerekir. Hukukumuzda, bu bağlantı karşılığını, dava arkadaşlığı kurumunda bulmakta, zorunlu ve ihtiyari dava arkadaşlığı olmak üzere iki ana başlık altında ve zorunlu dava arkadaşlığı da yine kendi içinde maddi ve şekli olmak üzere ikili ayrımla düzenlenmektedir.
Dava konusu olan hak, birden fazla kişi arasında ortak olup da bu hukuki ilişki hakkında mahkemece bütün ilgililer için aynı şekilde ve tek bir karar verilmesi gereken hallerde dava arkadaşlığının maddi bakımdan mecburi olduğunun kabulü gerekir. Diğer bir ifadeyle, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının, zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır. Dava arkadaşlığının hangi hallerde mecburi olduğu maddi hukuka göre belirlenir. Zorunlu dava arkadaşlığında; dava arkadaşları arasındaki ilişki çok sıkı olduğundan, davada birlikte hareket etmek durumundadırlar. Mahkeme ise, dava sonunda zorunlu dava arkadaşlarının hepsi hakkında aynı ve tek bir karar verecektir. Zorunlu dava arkadaşlığında dava konusu olan hak tektir ve dava arkadaşı sayısı kadar müddeabih bulunmamaktadır.
Bazı hallerde ise, birden fazla kişiye karşı birlikte dava açılmasında maddi bir zorunluluk olmadığı halde, kanun; gerçeğin daha iyi ortaya çıkmasını, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin doğru sonuca bağlanmasını sağlamak için, birden fazla kişiye karşı dava açılmasını usulen zorunlu kılmıştır ki, bu durumda şekli bakımdan mecburi dava arkadaşlığı söz konusudur. Böyle bir davada, dava arkadaşları hakkında tek bir karar verilmesi veya dava arkadaşlarının hep birlikte ve aynı şekilde hareket etme zorunluluğunun varlığından söz edilemez.
Açıklanan bu mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında ise, dava arkadaşlığı ihtiyaridir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 57.maddesinde; Birden çok kişi, aşağıdaki hâllerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir:
a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması.
b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri.
c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması.
Şu durumda; maddede açıkça sayılan, dava konusu hak ve borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, birden fazla kişinin ortak bir işlem (örneğin sözleşme) ile borç altına girmiş veya yine tek bir sözleşme ile birden fazla kişinin hak sahibi olması, davanın birden fazla kişi hakkında aynı (veya benzer) vakıa ve hukuki sebepten doğmuş olması hallerinde birden çok kimsenin birlikte dava açması olanaklı olduğu gibi, birlikte aleyhlerine de dava açılabilir.
Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 167. maddesinde; “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder.” denilmektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Dava, hizmet tespiti istemli olup, birden fazla ve farklı işverenlere ait işyerlerinde geçen hizmetlerin tespitine ilişkin bu davanın birden fazla işveren birlikte hasım gösterilerek açılması gereğini ortaya koyan herhangi bir yasal düzenleme de bulunmamaktadır.
O halde, davalı işverenler arasında maddi yada şekli anlamda zorunlu dava arkadaşlığının varlığından söz edilemeyeceği gibi, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının varlığını kabule olanak sağlayan unsurlar da mevcut değildir.
Öte yandan, her işveren kendi işyerinde çalışılan dönemden sorumlu olacağından talepler arasında da hukuki veya fiili bir irtibat bulunmamaktadır.
Açıklanan durum karşısında, aralarında zorunlu ya da ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmayan davalıların, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunmayan farklı taleplerle, birlikte dava edilmesini haklı kılacak açık bir yasal düzenleme ve geçerli hukuksal bir nedenin varlığından söz edilemez. Hizmet tespiti davalarının kamu düzenine ilişkin
olduğu da gözetildiğinde, mahkemece resen araştırma yapılabileceğinden, yargılamanın sağlıklı olarak yürütülebilmesi ve uyuşmazlığın kolaylıkla çözüme ulaştırılabilmesi için ayrı işverenler aleyhine, ayrı taleplerle birlikte açılmış olan bu davaların ayrılmasının uygun olacağının kabulü gerekir.
Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.05.2007 gün ve 20../..-… E., 20../… K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Sonuç itibariyle; ayrı çalışma dönemlerinin tespiti istemiyle, ayrı işverenler aleyhine açılan hizmet tespiti davalarının tefriki ile; taraf teşkili de sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir sonuca varılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan K.. vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.