Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/17000 E. 2015/21857 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/17000
KARAR NO : 2015/21857
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

Mahkemesi : Ankara 5. İş Mahkemesi
Tarihi : 18.06.2015
No : 2015/107-2015/1066

Dava, Alman rant sigortasına giriş tarihi olan 01.08.1984 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak tespiti ile tahsis talebini takip eden 01.11.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozma ilamına uyarak, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı K… vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, Alman rant sigortasına giriş tarihi olan 01.08.1984 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıcı olarak tespiti ile tahsis talebini takip eden 01.11.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini istemiş; istemin kabulüne ilişkin ilk hüküm Dairemizin 18.11.2014 günlü bozma kararıyla, 2006, 2012 ve 2013 yıllarına ait Alman sigorta merciine ait TR 4 belgelerindeki çelişkilerin giderilerek, kesin dönüş şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin irdelenmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, uyulan bozma ilamına istinaden 21.04.2015 tarihli Alman sigorta merciine ait TR 4 belgesi celbedildiği, anılan cetvelde, davacının 30.09.2012 tarihinde “pflichtbeitragszeit” (zorunlu prim ödemesi), 01.10.2012 ila 28.02.2015 tarihleri arasında ise “Arbeitslosengeld II bezung von” (işsizlik yardımı II alımı) sigortalılık bildirimleri bulunduğu, mahkemece, “Arbeitslosengeld II bezung von” (işsizlik yardımı II alımı) sigortalılık bildirimi ile ilgili olarak ikamete dayalı bir sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği olup olmadığı araştırılıp tartışılmadan, kesin dönüş yönünden irdeleme yapılmadan davanın kabulüne karar verilmiş ise de; hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu gibi, Dairemizin bozma kararının gereği de yerine getirilmemiştir.
Mahkemece, bozma gereği yerine getirilmeyerek, kesin dönüş şartının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde araştırma ve irdeleme yapmadan, yazılı şekilde kabulü, eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
./…

Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6’ncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Kesin dönüşün, aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu ifade ettiği; “sosyal sigorta ödeneği” deyiminden, çalışma yaşamı süresince karşılaşılan hastalık, iş kazası, meslek hastalığı veya işsizlik gibi riskler nedeniyle iş göremezlik veya işsizlik gibi adlar altında yapılan ödeneklerin amaçlandığı; “sosyal yardım ödeneği” ibaresinin ise bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlamını taşıdığı kabul olunmaktadır. Ne var ki, “kesin dönüş” ifadesi, mutlak anlamda, yurtdışında bulunduğu ülkeden Türkiye’ye döndükten sonra tekrar yurtdışına çıkış yapmama şeklinde değerlendirilemez. İkamet şartına bağlı olmayan nitelikte sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alanlara, anılan koşulun gerçekleştiğinin kabulü ile aylık bağlanabilecektir. Aksi yöndeki düşünce, Anayasamızın 23’üncü maddesi ile güvence altına alınmış olan “Yerleşme ve seyahat hürriyeti”nin; İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşmeye (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine) ek 4 nolu Protokolün 2’nci maddesi ile tanınmış “Serbest dolaşım özgürlüğü”nün ihlali sonucunu doğuracaktır. 3201 sayılı Kanunun 6’ncı maddesinin B bendi ile tekrar yurtdışına gitmek değil, yabancı ülke mevzuatına tabi olarak çalışmak ve ikamete dayalı sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği almak, aylığın kesme nedeni olduğu belirtilmiş; 3201 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanıp altı aydan daha uzun süre yurtdışında bulunmuş olanların, yurtdışında çalışıp çalışmadıklarını ve ikamete dayalı bir sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alıp almadıklarını “3201 sayılı Kanuna göre aylık alanlara mahsus yoklama belgesi” vererek, aylıklarını almaya devam edebilecekleri, Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 14’üncü maddesi ile hüküm altına alınmış olup, yurtdışında uzun süre kalmak, tek başına bir aylık kesme nedeni teşkil etmemektedir.
Ayrıca, yurtdışında geçen çalışmalar sonucu o ülkenin sosyal güvenlik sisteminden hak kazanılan yaşlılık ya da malullük aylığının bir sonucu olan ve ikamete dayalı bulunmayan sosyal sigorta veya sosyal yardım niteliğindeki edimlerden yararlanmak, yurtdışından kazanılmış olan sosyal güvenlik hakkının en doğal sonucu olup, bu haktan feragat anlamı çıkacak şekilde bir “kesin dönüş” tanımı yapılması, sosyal güvenlik hakkından feragat edilemeyeceği olgusunun göz ardı edilmesi sonucunu da doğuracaktır.
../…

Yukarıdaki açıklamalar ışığında; 21.04.2015 tarihli Alman sigorta merciine ait TR 4 belgede belirtilen 01.10.2012 ila 28.02.2015 tarihleri arasında ise “Arbeitslosengeld II bezung von” (işsizlik yardımı II alımı) sigortalılık bildirimlerinin ikamete dayalı bir sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği olup olmadığı araştırılıp tartışılarak Türkiye’de aylık bağlanmasını gerektirecek şekilde kesin dönüş şartının gerçekleşip-gerçekleşmediği hususunun değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle yaşlılık aylığı talebinin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.