Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/16991 E. 2018/1152 K. 19.02.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16991
KARAR NO : 2018/1152
KARAR TARİHİ : 19.02.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 20.04.1994-25.07.2002 tarihleri arasındaki prim borcunun icra yoluyla tahsil edilmiş olmasına rağmen bu döneme ilişkin vergi kaydı olmaması nedeniyle 1479 sayılı Kanuna tabi hizmetin sayılmamasına ilişkin kurum işleminin iptali ile … sigortalısı olarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece ihtilaf konusu döneme ilişkin oda kaydı, esnaf sicil kaydı, vergi kaydı olmadığı, davacının 1994,1995, 2001 ve 2002 yıllarında prim ödemesinin olmadığı, 1996 yılından 2000 yılına kadar kendi rızasıyla ödediği prim ödemelerinin 01.10.1996-28.02.1999 tarihine kadar isteğe bağlı sigortalılık olarak kabulünün gerektiği, bu nedenle ihtilaf konusu dönemde 1479 sayılı Kanun kapsamında davacının sigortalı sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25 maddeleridir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “…kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler…”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu … sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra … sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Davaya konu somut olayda; davacının 07.08.1989-07.04.1991 tarihleri arasında askerlik borçlanması, 07.04.1991-30.06.1991 tarihleri arasında 4/a sigortalılık, 12.08.1991-20.04.1994, 01.10.1996-28.02.1999, 25.07.2002-halen devam eden … sigortalılık kaydı bulunduğu, 15.04.1992 tarihinde prim ödemesi yapmaya başladığı ve dosyada yer alan belgelere göre en son 17.10.2014 tarihinde prim ödemesi yaptığı, dava dilekçesi ekinde yer alan tahsilat makbuzlarına göre … 1. İcra Müdürlüğü’nün E.1995/2319 sayılı dosyasına davacı tarafından eski para birimiyle 15.10.1996 tarihinde 9.000.000, 4.000.000, 4.150.000 TL tutarında “… açıklamasıyla” ödemeler yapılarak aynı tarihte dosyanın infaz edildiği, icra dosyasının…ya gönderilmiş olması nedeniyle mahkemeye ibraz edilemediği, davalı kurumun davacının 15.10.1996 tarihli ödemesine istinaden isteğe bağlı değerlendirmesi yapılarak 28.02.1999 tarihine kadar isteğe bağlı hizmet verildiği, davacının ise 15.11.1999 tarihli dilekçesi ile başvuru tarihinden sonra toplu ödediği primlerin isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirilmesini talep ettiği ayrıca 25.07.2002 tarihli vergi kaydına istinaden 4/b sigortalılığının yeniden başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, eldeki davada, Mahkemece, davacının icraen prim ödeme kodu ile yani, 00 kod ile yaptığı dosyada tahsilat makbuz fotokopisi de bulunan 15.10.1996 tarihli prim ödemesinin icra ile tahsil edilmiş ise primlerin alındığı süreleri kapsayan dönemde davacının sigortalılık süresinin 1479 sayılı Kanun kapsamında geçmişe yönelik olarak ne kadar süreye karşılık geldiği, davacının 1992 ve 1997 yıllarındaki af yasaları kapsamında ödemelerinin bulunup bulunmadığı tespit edilerek, anılan ödemelerin, ihtilaf konusu olan sigortalılık sürelerini kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, davacının, isteğe bağlı sigortalılık talebinde bulunduğu 15.11.1999 tarihi sonrasında ödenen primlerin ileriye yönelik olarak isteğe bağlı sigortalılık süresine dahil edilmesi gerektiğinden bu döneme ilişkin ödemelerin isteğe bağlı olarak kaç güne karşılık geldiği davalı kurumdan sorularak ve gerekirse bilirkişi raporu alınarak yaşlılık aylığı tahsis şartlarının irdelenmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.