Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/16843 E. 2015/19140 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16843
KARAR NO : 2015/19140
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Mahkemesi : Karabük İş Mahkemesi
Tarihi : 04.06.2015
No : 2014/348-2015/121

Dava, hak sahibi konumunda yer alan davacıya bağlanan ölüm aylığının 5510 sayılı Kanun hükümleri gereğince kesilmesi yönündeki davalı SGK Başkanlığı işleminin iptali ile aylığın, kesilme tarihi itibarıyla yeniden bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda açıklanan sebeplerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi …. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Hakkında verilen boşanma kararı 01.10.2012 tarihinde kesinleşen davacıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı kurumca 01.11.2012 tarihi itibarıyla kesilerek, 27.05.2013-25.07.2014 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuku işlemi tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96’ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56’ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olayda; Davalı ve eşinin 28.09.2012 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma ilamında davalı ve eşinin adreslerinin aynı yer … Caddesi …. Mahallesi No:… Merkez/Karabük olduğu, davacının boşandığı eşinden hiçbir maddi talepte bulunmadığı ve boşanma kararının verildiği gün 28.09.2012 tarihinde davacının boşandığı eşi ile kararı temyiz etmeyeceklerine ilişkin ilgili mahkemeye feragat dilekçesi ibraz ederek kararı kesinleştirmelerine müteakip ölüm aylığı bağlanması için davacının Kuruma başvurduğu, 30.04.2014 tarihli ve 2014/066 sayılı sosyal güvenlik denetmeninin hazırlamış olduğu rapora göre; davacının 25.12.2012 tarihinde yerleşim yeri olarak beyan ettiği ve 2014 yılına kadar kayıtlı mernis adresi olarak görülen …. Mahallesi … Sokak No:.. Merkez/Karabük adresine gidildiğinde davacının burada oturmadığının, bu adreste boşandığı eşi S.. A.. ın akrabası R. A. adlı yaşlı bir bayanın tek başına yaşadığı gerek … Mahallesi Muhtarı E.. Y.. nin imzalı beyanı ile gerekse yapılan çevre soruşturmasından anlaşılmış olup kurum denetmenlerinin araştırma tarihinde boşanılan eş S. ın mernis adresi olarak beyan ettiği boşanma ilamında yazılı aynı mahallede kaim No… sayılı adrese gidildiğinde ise kapıyı davacı M.. Ç..’ın açtığı, boşanılan eş S.. A.. ın eşi olduğunu, gayri resmi olarak birlikte yaşadıklarını beyan ettiği buna ilişkin iki denetmen tarafından tutanak tanzim edildiği, Adres Bilgileri Raporu incelendiğinde ise davacı M.. Ç.. ın 29.12.2006-25.12.2012 tarihleri arası ile 06.05.2014 ve sonrası tarihlerinde aynı yer No.38 sayılı adresi yerleşim yeri olarak beyan ettiği, 25.12.2012 tarihinde beyan edilen ve 06.05.2014 tarihine kadar kayıtlı olan anılan No:11 sayılı adreste ise tespit edildiği üzere davacının değil boşanılan eşin akrabası R.A. ın ikamet ettiğinin bu itibarla davacı M.. Ç.. ile boşandığı eşinin boşanma ilamında yazılı adreste fiili olarak oturmaya devam ettikleri zira S.. A.. ın adres bilgilerinin tetkikinde de 25.04.2014 e kadar aynı sayılı adresin yerleşim yeri olarak beyan edildiği, elektrik ve su abonelik kayıtlarının incelenmesinde davacı Meryem adına yerleşim yeri olarak oturduğunu beyan ettiği anılan hem No:.. sayılı hem de No:.. sayılı adreslerde aboneliğinin bulunmadığı, aboneliklerin boşanılan eş S.. A.. adına yine No:38 sayılı adreste kayıtlı olduğu, kolluk tarafından tanzim edilen davacı ve eşinin ayrı yaşadıklarına ilişkin tutanağın ise yazılı olduğu üzere duruşmada davacı tanıkları sıfatıyla dinlenen çelişik beyanlarda bulunan şahıslardan sorulmak suretiyle tanzim edildiği bu nedenle itibar edilemeyeceği, açıklanan sebeplerle davalı Kurum tarafından tanzim edilen raporun aksinin ispat edilemediği anlaşılmakla 5510 sayılı yasanın 56. ve 96. maddelerine göre, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin yerinde olduğu, burada davanın reddi gerektiği gözetilmeksizin yanılgıya düşülerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi