Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/16560 E. 2015/21163 K. 01.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16560
KARAR NO : 2015/21163
KARAR TARİHİ : 01.12.2015

Mahkemesi : Niğde 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 07.05.2015
No : 2013/649-2015/510

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverenlere ait işyerinde 01.04.1992-01.12.2008 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kurum’a bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkin davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar, kamu düzeni ile ilgili olduğundan, özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
506 sayılı Kanunun 4. maddesinde de, “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmada, kısacası, davanın sübutu ve verilen kararın infazı açısından, işverenin kim olduğunun bilinmesinde yasal zorunluluk vardır. Hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasa’nın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
İnceleme konusu davada mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görülmemektedir.
Dosya kapsamına göre; davacı yanca dava konusu edilen dönem içerisinde 01.05.1992-23.09.2005 tarihleri arasında … sicil sayılı işverenin dava dışı A… K… olduğu işyerinden ve anılan süre içerisinde davalı olarak gösterilen H.. G.. ün işveren sıfatına haiz olduğu … sicil nolu işyerinden ; 05.10.2005-06.12.2008 tarihleri arasında ise … sicil sayılı davalı A.. G.. ün işverenliğindeki işyerinden çok sayıda giriş-çıkışların yer aldığı hizmet bildirimleri bulunduğu görülmüş ve gelen yazı cevaplarından dava dışı A…K…’a ait işyerinin 23.05.2005 tarihinde faaliyeti terk ettiği ve fakat aynı yerde kaim iş yerinin yine aynı iş kolu ile davalı A.. G.. tarafından 05.10.2005 tarihinde yasa kapsamına alındığı; davalı kurum tarafından gönderilen yazı cevaplarından davalı H.. G.. adına faaliyet konusu karo&mermer işinden kaynaklı kayıtlı dosya bulunmadığı ,davacının hizmet cetvelinde görülen davalı H.. G.. tarafından yapılan bildirimlerin davacının beyanının aksine inşaat işine yönelik olduğu anlaşılmıştır.
O hâlde Mahkemece yapılacak iş; yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davacının alınan beyanının dosya arasına gönderilen kayıtlarla karşılaştırıldığında çeliştiği nazara alınarak, davacının çalışması ile ilgili tekrar bilgisine başvurularak isticvap edilerek bildirim yapan kayıtlı hangi işverenler nezdinde hangi süreler zarfında, hangi iş kolunda çalışıldığı açıklattırılmalı, talep edilen çalışma dönemindeki gerçek işveren veya işverenler belirlenmeli bu kapsamda HMK. 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle gerekirse ,dava dışı A…K…’a karşı husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmeli, husumet yöneltildiğinde, gösterecekleri deliller toplanmalı, A…K… ile aynı işyerinde faaliyet sürdüren davalı A.. G.. arasındaki hukuki ilişki sorumluluğun belirlenmesi amacıyla tespit edilerek ,aralarında devir olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği açıklığa kavuşturulmalı; yapılan kesintili bildirimler ile bir kısım beyanlar nazara alınarak ,icra edilen işin niteliği ve mevsimlik olup olmadığı hususu titizlikle araştırılmalı, aynı yörede komşu ve benzeri işleri yapan başka işverenler ile, bu işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş başkaca kişiler ile davalı işyerlerine ait işyeri dosyaları ile bordroları birlikte değerlendirilerek tespit edilecek bordro tanıklarının çalışmanın varlığına, başlangıcına ve süresine, işin sezonluk olup olmadığına ilişkin bilgi ve görgülerine başvurulmalı; sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da bildirim dışı kaldığı hususu, gereğince yeterince araştırılmalıdır.Yine dosya arasında bulunan bilirkişiler tarafından tanzim edilen iki farklı rapor arasında tespit edilen sigortasız çalışılan gün sayısının tespiti hususunda açık çelişki mevcut olduğu anlaşılmakla ,gerekli görülürse tüm deliller birlikte değerlendirilerek, alanında uzman bilirkişilerden oluşan, anılan raporlar arasında oluşan çelişkileri giderecek şekilde yeniden rapor alınıp, irdelenerek, varılacak sonucuna göre uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 01.12.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.