Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/1650 E. 2015/5480 K. 24.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1650
KARAR NO : 2015/5480
KARAR TARİHİ : 24.03.2015

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi

Dava; 5510 sayılı Yasanın 56. maddesi uyarınca, boşandığı eşi ile birlikte yaşadığından bahisle yersiz ödendiği anlaşılan aylıkların tahsili için davalı borçlu aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazının iptali ile icra takibinin devamına ve borçlunun %20 icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne kötü niyet tazminatının reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı vekili ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67’nci maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüş olup, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise, gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi, ya da, bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için, borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir. Bu yasal çerçevede, eldeki davada; hak etmemesine karşın, her ay kendisine ödenen aylık tutarını davalının bilebilecek durumda olduğu, dolayısıyla alacağın likit nitelikte bulunduğu yani belirgin olduğu, başka bir anlatımla hak etmediği ölüm aylıklarını her ay bankadan çeken davalının herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilecek durumda olması karşısında; borçlunun asıl alacak üzerinden icrainkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde icra inkar tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hükümün 2. fıkrasında “şartları oluşmadığından kötü niyet tazminatının reddine,” ibaresinin silinerek yerine, ” takip konusu alacağın takdiren % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” ibaresi yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 24.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.