Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/16188 E. 2015/22644 K. 21.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16188
KARAR NO : 2015/22644
KARAR TARİHİ : 21.12.2015

Mahkemesi : İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.03.2015
No : 2014/914-2015/179

Dava, davacının malullük aylığının iptaline yönelik Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacıya Kurumca 2010 yılından itibaren bağlanan malullük aylığının kontrol muayenesi sonucu %60 çalışma gücü kaybının bulunmadığı gerekçesi ile 14.03.2014 tarihli karar ile durdurulduğu, davacı tarafından Kurum işleminin iptali için eldeki davanın açıldığı anlaşılmakla, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 25 ve devamı maddeleridir.
Anılan Kanunun 25. maddesinin 1. fıkrasının “Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60’ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.” hükmü ile sigortalıların hangi hallerde malul sayılacağı belirlenmiştir.
26. maddenin “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./14.mad) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü ile de malul sayılan sigortalıların malullük aylığından yararlanabilmeleri için gereken şartlar düzenlenmiştir.
Hastanelerin sağlık raporları arasında çelişki bulunması durumunda, bu çelişkinin, 95. maddede belirtilen prosedüre uyularak, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan, itiraz halinde ise Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla giderilmesi gereklidir. Ancak Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan verilecek rapor ile Adlî Tıp Kurumu’ndan alınacak rapor arasında çelişki mevcut olması halinde Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınmalıdır.
Somut olayda; Yüksek Sağlık Kurulunun 11.07.2014 tarihli raporunda, sigortalının çalışma gücünü % 60 oranında kaybetmediğinin bildirildiği, Maltepe Devlet Hastanesinin ise 11.11.2014 tarihli raporunda davacının %76 oranında çalışma gücünü kaybettiğini bildirmesi üzerine bu rapor esas alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, 5510 sayılı Yasanın 95. maddesinde öngörülen prosedür çerçevesinde, öncelikle Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden davacının çalışma gücü kayıp oranı ve başlangıcı yönünde rapor alınmalı, 3. İhtisas Dairesinden alınacak rapor ile Yüksek Sağlık Kurulu raporu arasında çelişki bulunması halinde Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan çelişkileri giderecek şekilde rapor alınarak, davacının çalışma gücünün % 60’ını kaybedip etmediği ve kaybetmiş ise başlangıç tarihi tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenerek, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.