Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/16119 E. 2015/17003 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/16119
KARAR NO : 2015/17003
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

Mahkemesi : Balıkesir 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 21.01.2015
No : 2014/755-2015/59

Dava, ödeme emrinin iptaline ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle, Y.. T.. açısından davanın reddine, diğer davalılar hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.04.2001 gün ve …./..-… E. …./… K. ; 24.03.2004 gün ve …./..-… E. …./… K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz davası için öngörülen yedi (7) günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle defi değil, bir itiraz olup; sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve resen gözönünde tutulmalıdır.
Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasa’nın 58. maddesi uyarınca 7 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir.
Anılan madde metninde, itirazın, “vergi itiraz komisyonuna yapılacağı” hükmü yer almakta ise de, mülga 506 sayılı Kanunun 80.maddesinin “Kurum alacaklarının tahsilinde 21.07.1953 tarih ve 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, alacaklı Sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir” düzenlemesi ve yürürlükte bulunan 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin “Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde, Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir” hükümleri ile birlikte davalı Kurum bünyesinde 6183 sayılı Kanunun itiraz mercii olarak belirttiği vergi itiraz komisyonunu bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, maddede belirtilen vergi itiraz komisyonuna itiraz yolunun; Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsili yönünden 6183 sayılı Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıklarda, iş mahkemesine dava açılması gerekmektedir.
Nitekim, bu husus Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve …-… E. …/… K. sayılı kararında da belirtilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü için Anayasal “hak arama özgürlüğünün” de değerlendirilmesi gerekmektedir.
2709 sayılı T.C.Anayasası’nın “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı 40.maddesi uyarınca; “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.”
Maddeye 03.10.2001 tarihli 4709 sayılı Kanunun 16.maddesi ile eklenen 2.fıkra uyarınca “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilerine başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır”.
Bu bağlamda, anılan madde hükmüyle hak arama özgürlüğü Anayasal bir kurum olarak, diğer temel haklar gibi düzenlenmiş ve Anayasa güvencesine bağlanmış, Anayasa’da kişinin hak arama özgürlüğü ile kişilik değerleri güvence altına alınmıştır.
Vatandaşlara hak arama özgürlüğü konusunda anayasal bir hak tanınırken, Devlete de, onların bu haktan yararlanmayı sağlayacak şartları hazırlama görevi yüklenmiştir. Devlet için öngörülen bu zorunluluk ilgilinin Anayasal haklar içinde yer alan hak arama özgürlüğünün yaşama geçirilmesini sağlayacaktır.
Bu anayasal görevin yerine getirilmesi için getirilen yasal düzenlemeler ve kurulan kurumların görevleri de bu bilinçle değerlendirilmelidir.
Bu kapsamda, Anayasal teminat altına alınmış hak arama özgürlüğünden bahsedebilmek için, Devletin işlemlerinde işleme karşı başvuru yollarını ve süresini açıkça, vatandaşında kuşku ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gerekmektedir.
Bu görevin yerine getirildiğinin kabulü için, SGK alacaklarının tahsiline yönelik işlemlerin tamamında ilgili mevzuatın vergi alacaklarının tahsili ile SGK alacaklarının tahsiline ilişkin olarak uygulanmasındaki farklılıklar da dikkate alınarak ilgiliye, işleme karşı, başvurabileceği kanun yolu ve süresinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Anılan zorunluluk karşısında, Kurum alacaklarının tahsiline ilişkin olarak, 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca, Kurumca düzenlenen ödeme emrinin ilgilinin başvurabileceği kanun yolu ve süresini açıkça gösterir ve özellikle, mevzuatta açıklık bulunmaması nedeniyle, 6183 sayılı Kanunun 58.maddesi ile öngörülen itiraz hakkını kullanabilmesi için, yedi günlük süre içinde iş mahkemesine dava açabileceği ihtaratını da içeren şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Somut olay incelendiğinde, dava konusu ödeme emirlerinin prim ve ferilerine ilişkin olduğu, söz konusu ödeme emirlerinin muris H…T…’un borçları nedeniyle mirasçılar Y.. T..’a 30/01/2013, B.. T..’a 02/07/2013, E.. K..’e 27/06/2013, G.. T..’a 02/07/2013, L.. T..’a 05/07/2013 tarihlerinde tebliğ edildiği, dava tarihinin 26/11/2013 olduğu, diğer mirasçı R.. T..’a ise dava tarihinden sonra 04/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği buna göre davadan feragat eden Y.. T.. dışındaki B.. T.., E.. K.., G.. T.. ve L.. T.. açısından hak düşürücü sürenin geçmiş olabileceği, bu bağlamda davacılara gönderilen ödeme emirlerinin asılları getirtilerek arka sayfalarında ilgili hususların belirtilip belirtilmediği araştırılmalı, belirtilmiş ise hak düşürücü süre gözetilmelidir.
Diğer taraftan mahkemece, terekenin borca batık olduğundan ilgili davalılar hakkında kabul kararı verilmiş ise de, sadece ilgili yer tapu kayıtları ile iş ve ziraat bankası kayıtları dikkate alınarak karar verildiği anlaşılmakla, yöntemince araştırma yapılmadığı, bu bağlamda, murisin öldüğü tarihte malvarlığı bulunup bulunmadığı hususunun tüm sistem üzerinden sorgulanması amacıyla tapu müdürlüğünden bilgi istenilmesi, bütün bankalardan malvarlığına ilişkin araştırma yapılması, murisin Kurumdan aylık veya gelir alıp almadığı, işyeri ve buna dayalı olarak vergi mükellefiyetinin bulunup bulunmadığı ve ölmeden önce son yaptığı işinin ne olduğu hususunda yapılacak zabıta ve diğer resmi Kurumlardan kayıtlar üzerinde inceleme ve araştırma yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.