Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/15794 E. 2018/210 K. 18.01.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15794
KARAR NO : 2018/210
KARAR TARİHİ : 18.01.2018

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün süresi içinde temyizen incelenmesini davalı Kurum avukatı tarafından istemesi üzerine Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, … 2. İş Mahkemesi’nin 2014/434 Esas sayılı dava ile açılan 2010/1320 takip nolu ve 2002/4 ve 5. aylara ait prim ve fer-ilerine ilişkin ve davacıya 18.06.2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri yönünden mahkemece verilen karar yerinde olup bu karar yönünden tüm temyiz itirazlarının REDDİNE;
2-2012/61997, 61998 ve 61999 nolu ödeme emirlerinin dava dışı şirket adına düzenlendiği ve tebligatın şirket adına çıkartılarak kimlik bilgileri tebiğ evrakında yer almayan ”servise tebliğ edildi, elden tebliğ aldım” bilgileri yer alan ödeme emirlerine ilişkin açılan davalarda ise; davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş olmayan bu ödeme emirleri yönünden davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı araştırılıp irdelenmeksizin, bu ödeme emirleri yönünden işin esasına girilerek karar verilmesi davacının bu ödeme emirleri yönünden dava açma hakkının bulunup bulunmadığının tartışılmaması eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalıdır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/10-642 E., 2012/38 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarın da karar verilene kadar sürmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuk tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII).
Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir. Bu şart, “dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Davacının hukuki ilişkinin derhal tespitinde menfaatinin (hukuki yararının) varlığı için öncelikle, bir hakkı veya hukuki durumu güncel (halihazır) ve ciddi bir tehlike ile tehdit edilmelidir. Bu tehdit çoğunlukla davalının davranışları ile ortaya çıkar.
Söz konusu bu tehdidin davacı için bir tehlike oluşturabilmesi, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olmasına ve bu hususun, davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmasına bağlıdır (Hanağası, Emel: a.g.e., s.133 vd).
Somut olayda, yukarıda tartışıldığı üzere davacı adına düzenlenip tebliğ edilmeyen ödeme emirleri yönünden davacının hukuki yararının bulunup bulumadığı tartışılıp irdelenmeksizin karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.