Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/15633 E. 2018/9651 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/15633
KARAR NO : 2018/9651
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

…..
Dava, ödeme emri ve/veya haczin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz etmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacı şirket ve şirket yetkilisi olan … hakkında, şirketin 2011/10-2012/4 dönemleri ve arasına ait prim ve ferileri hakkındaki borçların tahsili için ödeme emri düzenlendiği, davacı …’ın suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan yargılandığı, yine davacı … ile davacı şirketin diğer ortak ve yetkilileri hakkında 09.12.2010 tarihinden itibaren tüm malvarlıklarına el koyma kararı verildiği (davacı şirket hakkında herhangi bir yaptırım kararının bulunmadığı) ve bu kararın halen varlığını koruduğu, davacıların el koyma kararı kalkana kadar bu borcu ödemeleri mümkün bulunmadığından ödeme emri iptali ve/veya haczin durdurulmasını işbu dava ile talep ettiği, mahkemece, “…yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmayacağından Kurum’un bu yönde işlem yapmasına engel bir hal olmamasına rağmen Kurum alacağının tahsil edilebilmesi için adli makam tarafından verilen el koyma kararının kaldırılmasının beklenmesi gerektiği kanaatine varılarak…” gerekçesiyle, davanın haciz işlemlerinin durdurulması yönünden kabulü ile davalı Kurum tarafından yapılan haciz işlemlerinin el koyma kararı kaldırılana kadar durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı … hakkında ceza kovuşturması yapıldığı ve ilgili suçtan dolayı davacının malvarlıklarına el konulduğu tüm dosya kapsamına göre belirgin olup, 5510 sayılı Yasa’nın 91. maddesi kapsamındaki erteleme şartlarının bulunmadığı işbu davada, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesinin varlığı karşısında, davalı Kurum’un söz konusu işlemlerinin yerinde olduğu ve giderek işbu davadaki talepler hakkında davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizdir.

Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler dikkate alınmaksızın, yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…..