Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/14968 E. 2017/819 K. 09.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14968
KARAR NO : 2017/819
KARAR TARİHİ : 09.02.2017

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davacının davasının hak düşürücü sürede açılmadığından reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Tebliğ ile ilgili Yasa ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi, ancak yasa ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple, tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima gözönünde tutulmalıdır. Tebligat ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Yönetmeliğin amacı, tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, Yasa ve Yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.
Özel hukuk tüzel kişilerine tebligatın nasıl yapılacağı Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddesinde ve Tebligat Yönetmeliği’nin 20. ve 21. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre; özel hukuk tüzel kişilerine yapılacak tebligat, bunların yetkili temsilcilerine yapılır. Eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa, tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat, tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir. Mevzuat hükümlerine aykırı olarak usulsüz tebliğ halinde ise, tebligat gerçekleşmemiş sayılmaktadır.
Anılan Yasanın 32. maddesi hükmüne göre tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır, muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur.
Eldeki davada, davacı firmanın prim, işsizlik sigortası, damga vergisi borcundan dolayı adına düzenlenen ödeme emrinin davacı firma adresinde “personel”, “işçisi” şerhi ve imzası ile yapılan ödeme emirleri 16.12.2013 ve 30.12.2013 tarihlerinde tebliğ edildiği, ödeme emirleri tebliğ edilmeden önce davacı şirket 4.12.2013 tarihli dilekçe ile kuruma başvurduğu, davalı Kurum tarafından 4.2.2014 tarihli cevabı yazı davacının beyanından 12.2.2014 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 5.5.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Mahkemece, 4.12.2013 tarihli dilekçenin kuruma intikal tarihinin tespit edilerek, davacının başvuru dilekçesinin itiraz mahiyetinde olup olmadığı, Kurum cevabından ödeme emirlerinin içeriğinin öğrenilmesi olup olmadığının irdelenerek, şayet ödeme emrine itiraz ve öğrenme olmadığı anlaşılırsa, tebliğat usulune uygun olmadığından dava süresinde olduğu kabul edilerek işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.