YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/14457
KARAR NO : 2015/16565
KARAR TARİHİ : 12.10.2015
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı sonrasında, istem kısmen hüküm altına alınmıştır.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, muris eşinin, davalı işverene ait işyerinde, 01.03.2006/01.10.2007 ve 01.07.2010-25.05.2011 tarihleri arasında geçen hizmetlerinin tespiti istemiş olup Mahkemenin kabule ilişkin ilk kararından sonra Dairemizin 2013/72146 E. 2013/18472 K. ile eksik incelemeden dolayı bozulmuştur. Bozma sonrası bozmaya uyularak bozma kapsamında irdeleme yapıldığı, davacı yanca, talep başlangıcı ıslah edilerek 01.10.2005 tarihinden itibaren hizmetlerin istendiği anlaşılmakta olup, mahkemece, ıslah dikkate alınmaksızın yazılı şekilde eski hüküm kurulmuştur.
6100 sayılı Kanunun 176. maddesinde, taraflardan her birinin, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebileceği, aynı davada, tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği, 177. maddesinde, ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar sözlü veya yazılı olarak yapılabileceği, 179. maddesinde, ıslahın, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğuracağı belirtilmiştir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 45. maddesi gereğince Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları, benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlayıcı olup 04.02.1948 gün ve 1944/10 Esas – 1948/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda, dava açıldıktan sonra konusunda, nedeninde, kanıtlarda ve benzeri işlerde yönteme ilişkin olmak üzere yapılmış olan yanlışlıkları düzeltmek ve eksiklikleri tamamlamak amacıyla, yargı kararına gerek olmaksızın yapılabilen ıslah işleminin bir kereye özgü yapılabileceğine ve Yargıtay’ca karar bozulduktan sonra olanaksız olduğuna hükmedilmiştir. İçtihadı Birleştirme Kararları, konularıyla sınırlı, gerekçeleriyle açıklayıcı ve sonuçlarıyla bağlayıcı nitelik taşımaktadırlar.
Islah, iyi niyetli tarafın, davayı açtıktan veya kendisine karşı dava açıldıktan sonra öğrendiği olgularla ilgili yanlışlıklarını düzeltmesine, eksiklikleri tamamlamasına, bu çerçevede yeni kanıtlar sunabilmesine olanak tanıyan bir işlem niteliğinde olup istisnai nitelikteki bu yolun bozmadan sonraki aşamalara da yaygınlaştırılması, bozmaya uyulmasıyla kazanılan hakları ihlal edebileceği gibi, davanın tamamen ıslah edildiği durumlarda, işin sonuçlandırılmasını da güçleştirebileceğinden ıslahla ilgili kuralların, yargılamanın sadeliği, basitliği ve çabukluğunu amaçlayan diğer usul hukuku ilkeleriyle bağdaşacak şekilde yorumlanması, bozmadan sonra ıslahın olanaksız olduğu sonucuna varılması zorunludur. Söz konusu 177. maddedeki, “tahkikatın sona ermesine kadar” ifadesinden, kanun koyucunun tahkikatın bitmesinden itibaren hüküm tarihine kadar geçen yargılama evresinde ıslaha izin vermediği sonucu çıkarılabilmekte ise de önemle belirtilmelidir ki çekişmeli yönlere ilişkin taraf kanıtlarının toplanmasıyla sona eren tahkikat evresi, bozmanın içerik ve kapsamına göre, bazı durumlarda bozmadan sonra da gerçekleşebilmektedir. Bozmadan sonra ıslahın olanaksız olduğu yönündeki İçtihadı Birleştirme Kararı ile benimsenen kural, 177. maddeyle birlikte değerlendirildiğinde, bir davadaki istem/istemler hakkında mahkemece tahkikat (tarafların duruşmaya çağrılmaları, çekişmeli yönlere ilişkin kanıtların toplanması ve değerlendirilmesi) yapılarak, bunların ortaya koyduğu sonuç çerçevesinde bir hükmün kurulduğu ve Yargıtay’ın ilgili Dairesi’nin de kurulan bu hükmü herhangi bir nedenle usul ve yasaya aykırı bularak bozduğu durumlarla sınırlı içerikte olup mahkemece, davadaki taleplerden biri veya daha fazlası hakkında açıklanan şekilde tahkikat yapılmadığı, bu konuda olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmediği, kurulan hükmün de bu eksiklik nedeniyle bozulduğu durumlar söz konusu Karar’ın kapsamı dışındadır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, bozma öncesi verilen karar, bozmanın içeriği, bozma sonrası yapılan araştırmayla belirlenen maddi gerçeklik karşısında ıslah öncesinde tahkikat evresinin sona erdiğinden söz edilemeyeceği belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu ıslah dikkate alınmaksızın karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, temyiz yoluna başvuran davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.