Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/12573 E. 2015/22770 K. 22.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12573
KARAR NO : 2015/22770
KARAR TARİHİ : 22.12.2015

Mahkemesi : Malatya 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 17.03.2015
No : 2014/338-2015/202

Dava, 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddelerine dayalı hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun bulunmasına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.
5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.
Şu durumda, hizmet tespiti davalarında Kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, Kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açık olup; 11.09.2014 tarihinden önce açılan eldeki davada davalı konumundaki SGK Başkanlığının feri müdahil olarak kabul edilmesi mümkün olmayıp, bu yönde yargılama masraflarından sorumludur. Ancak, 5502 sayılı Kanunun 36. maddesine göre de her türlü harçtan sorumlu olmadığı gözetilmelidir.
3-) 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Bu çerçevede, dava konusu dönem içerisinde yer alan 23.03.1994 – 27.07.1994 tarihleri arasında davadışı işyerinde geçen çalışma nedeniyle davaya konu işyerinde geçen çalışmanın uğradığı kesinti nedeniyle 28.10.2009 tarihinde açılan eldeki davada; 22.03.1994 ve öncesi çalışmalar hakdüşürücü süreye uğramıştır.
4-)Davacı avukatının, davacının çalışmasının kesintili olduğu beyanıyla uygun şekilde, 01.03.2008 – 22.08.2008 tarihleri arasında davadışı işyerinde geçen çalışma süresinde ayrıca davalı işverenlere ait işyerinde davacının mükerrer çalışmasının kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm başlığındaki “FERİ MÜDAHİL” ibaresi silinerek hükümden çıkarılarak kurumun 3 numaralı davalı olduğunun belirtilmesine; hükümdeki “Davanın” sözcüğünden sonra gelmek üzere “kısmen” sözcüğü yazılarak hükme eklenmesine; hükmün “1-a” bendindeki “Ocak 1993” ibaresi silinerek yerine “01.03.2008 – 22.08.2008 tarihleri arasında kalan dönem dışında 28.07.1994” ibaresi yazılmasına; hükmün “2-a” ve “b” bentlerindeki “harcın” sözcüğünden sonra gelmek üzere “davalı SGK dışındaki” ibaresi yazılarak eklenmesine; “6” numaralı bent olarak “1500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” ibaresinin yazılarak hükme eklenmesine, hüküm gerekçesinin buna uygun hale getirilmesine ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.