Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/1223 E. 2015/20885 K. 30.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/1223
KARAR NO : 2015/20885
KARAR TARİHİ : 30.11.2015

Mahkemesi : Uşak 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 19.11.2014
No : 2013/255-2014/380

Dava, yaşlılık aylığının yurda kesin dönüş yapılan 30.04.2007 tarihinden itibaren bağlanması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Yurt dışındaki hizmetlerinden 3480 günü 2147 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlanan ve yurt içindeki 176 günlük hizmeti de dâhil olmak üzere toplam 3656 prim ödeme gün sayısı olan, 31.08.2005 ve 05.03.2007 tarihli tahsis talepleri yurtdışında çalışması olduğundan bahisle reddedilen ve kendisine 24.07.2008 tarihli tahsis talebine göre 01.08.2008 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa’nın geçici …/… maddesi gereği yaşlılık aylığı bağlanan, 01.05.2007 tarihinden itibaren Fransa ülkesinden aylık almaya başlayan davacı, yaşlılık aylığının yurda kesin dönüş yapılan 30.04.2007 tarihinden itibaren bağlanması gerektiğinin tespiti ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili istemiş; Mahkemece, yurt dışı borçlanma ödemesinin 1986 tarihinde ve 3201 sayılı Yasa zamanında olmasından dolayı 30.04.2007 tarihinden önceki tahsis talepleri itibariyle yurda kesin dönüş yapılmadığı gerekçesi davanın reddine karar verilmiştir.
5510 sayılı Yasa’nın 106. maddesi ile mülga 3201 sayılı Yasa’nın geçici 3. maddesinde, “30/05/1978 tarih ve 2147 sayılı Kanuna göre kazanılmış hak saklıdır. Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 30/05/1978 tarih ve 2147 sayılı Kanuna göre borçlanma isteğinde bulunanlardan işlemleri tamamlanmamış olanların, bu işlemleri sonuçlandırılıncaya kadar, haklarında 30/05/1978 tarih ve 2147 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 30/05/1978 tarih ve 2147 sayılı Kanuna göre borçlanma işlemleri tamamlanmış olanlardan, aylık bağlanması talebinde bulunmayanlar veya aylık bağlanması talebinde bulunup da aylığa hak kazanamayanlar ile borçlanma işlemleri henüz tamamlanmamış olanlar, istekleri hâlinde bu Kanunun hükümlerinden yararlanabilirler.” düzenlemesi vardır.
Yurt dışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malûllük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6’ncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Ancak 22.05.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanunun 13’üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2147 sayılı Kanun uyarınca borçlanan sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanması için yurt dışında çalıştığı işten ayrılması veya yurda kesin dönüş yapması gerektiğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığından ne borçlanmanın geçerliliği ne de yaşlılık aylığı tahsisi için kesin dönüş koşulu aranmamaktadır.
Somut olayda; davacının 3201 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir borçlanması bulunmayıp, 23.12.1982 tarihli talebi ile yurtdışında geçen borçlanmaya esas sürelerini sadece 2147 sayılı Kanun kapsamında borçlandığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, mahkemece belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 30.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.