Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/12192 E. 2015/18333 K. 02.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/12192
KARAR NO : 2015/18333
KARAR TARİHİ : 02.11.2015

Mahkemesi : Konya 2. İş Mahkemesi
Tarihi : 03.03.2015
No : 2014/315-2015/73

Dava, 27/03/2007 tarihinden sonraki çalışmaları bakımından itibari hizmet süresinin tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle; Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile, davacının 27.03.2007 tarihinden itibaren geçen hizmeti için kesintisiz (sigorta prim gün sayısı x 0.25 formülü ile hesaplamak suretiyle) itibari hizmet verilmesi gerektiği hususunun tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun Ek 5. maddesinde, anılan Kanuna göre sigortalı sayılanların, aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için hizalarında gösterilen sürelerin sigortalılık süresi olarak ekleneceği belirtildikten sonra, maddenin (IV) numaralı bendinde “Sigortalılar” başlığı altında “Azotlu gübre ve şeker sanayiinde, fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışanlar” sözcüklerine yer verilmiş, bu bende ilişkin “Hizmetin Geçtiği Yer” başlıklı kısımda ise “1-Çelik, demir ve tunç döküm, 2- Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit, boya işleriyle gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde, 3-Patlayıcı maddeler yapılmasında, 4-Kaynak işlerinde çalışanlarda.” sıralaması yapılmıştır. Anlaşılacağı üzere, itibari hizmet süresi hak ve olanağından yararlanmak için, maddede yazılı fiziksel koşullarla birlikte iş kolu ve iş yeri şartlarının da gerçekleşmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
İtibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektiren olgunun sanayi kolları farklı olsa da belli, ağır, riskli ve sağlığa zararlı işlerin yapılması olduğu, bu nitelikte işleri yapan kişilerin aynı durumda olmadıklarının ileri sürülemeyeceği ve aynı hukuksal durumda bulunanların farklı kurallara tabi tutulmasının Anayasa’nın eşitlik ilkesine yer veren 10. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, anılan bentte yer alan “Azotlu gübre ve şeker sanayii” ibaresi, 27.03.2007 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 04.10.2006 gün ve …/… Esas – …/… Karar sayılı Anayasa Mahkemesi kararı ile iptal edilmiş olup, Anayasa’nın 153. maddesinin beşinci fıkrası gereğince Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceği ilkesi gözetildiğinde, azotlu gübre ve şeker sanayiinde çalışmayanların, iptal kararının yürürlük tarihinden önceki dönem yönünden söz konusu ek 5. madde hükmünden yararlanamayacakları açıktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 gün ve …/..-…Esas, …/… Karar sayılı ilâmında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiş olup, bu durumda olan (azotlu gübre ve şeker sanayiinde çalışmayan) sigortalıların 27.03.2007 tarihinden itibaren gerçekleşen hizmetleri yönünden itibari hizmet süresinden faydalanabilmeleri ise, maddede yazılı tüm koşulların beraber gerçekleşmesine bağlıdır.
Diğer taraftan, maddede yazılı tüm koşulların gerçekleşmesi halinde de, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 16.05.2000 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 18.02.2000 gün ve …/… Esas – …/… Karar sayılı kararında, anılan Kanunun Ek 5’inci maddesinde öngörülen itibari hizmet süresinin, salt sigortalılık süresine eklenmesi gerekeceği, ayrıca bu sürenin fiili prim ödeme gün sayısına eklenmesinin söz konusu olamayacağı açıklanmıştır.
Eldeki davada ise, mahkemece 506 sayılı Yasa’nın Ek 5’inci maddesindeki Anayasa Mahkemesi iptal kararı sonrasında salt bu nedenle davacının itibari hizmet sürelerinden faydalandırılması gerektiğine dair kabul ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, davacının 27.03.2007 tarihi sonrasındaki çalışmaları nedeniyle itibari hizmet sürelerinden faydalanıp faydalanılamayacağı hususunda herhangi bir tespit veya belirleme yapılmaması, diğer taraftan itibari hizmet süresinin sonu tespit edilmeksizin infaza elverişli şekilde hüküm kurulmamış olması isabetsizdir.
Hâl böyle olunca, davacının, davalı işverene ait işyerindeki çalışmalarının itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir koşullarda geçip geçmediğinin tespiti amacıyla, işyeri özlük dosyası celp edilerek, davaya konu dönemde davacının işyerinin hangi bölümlerinde ve hangi işte fiilen çalıştığı belirlenerek, birimlerin birbirlerine bağlantı ve uzaklıkları ile bir bölümdeki fiziksel dış etkenlerden diğer bölümlerdeki çalışanların etkilenme dereceleri belirlenip; davacının çalıştığı kısmı gösterir işyeri krokisi de eklenerek, bilirkişi kurulunun katılımıyla keşif yapılmalı, işyerine ilişkin gözlemler ayrıntısı ile keşif tutanağına yansıtılmalı, çalışmaların itibari hizmet süresinden yararlanmayı gerektirir işyeri koşullarında geçip geçmediği net olarak belirlendikten sonra bir karar verilmelidir.
Yapılacak incelemede; yapılan işin niteliği, özellikleri ve buna bağlı olarak hangi olumsuz dış etkenlere maruz kalındığı; gürültü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerdeki çalışma düzeniyle, çalışmanın gerçekleştiği saatler, gürültü düzeyi ve kullanılan maddelerin, insan sağlığı için tehlike düzeyi ölçümleme yöntemiyle ortaya konulduktan sonra, davacının işyerinde çalıştığı birim veya birimlerin koşulları ile yapmakta olduğu işin niteliğine göre hangi zararlı etkenlerden ne şekilde etkilendiği hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulup, davacının itibari hizmet süresinden yararlanması gereken sürenin somut kanıtlara dayalı olarak ortaya konulması gereği üzerinde durulmaksızın, ayrıca, 5510 sayılı Yasa’nın geçici 7. maddesinin 2. fıkrası gereği 506 sayılı Yasa’nın Ek 6. maddesinin uygulama kabiliyetinin bulunmadığı gözetilmeksizin, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya ve davalı S… K… A… M… San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne iadesine, 02.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.