Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/11571 E. 2017/7887 K. 14.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11571
KARAR NO : 2017/7887
KARAR TARİHİ : 14.11.2017

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olay incelendiğinde, 18.06.2012 tarihli denetmen raporu ile 2012 yılı nisan ayında davalı işyerinde çalışan işçilerden 5 tanesi için kazanç yönünden eksik bildirim yapıldığının tespiti üzerine, ek aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesinin talep edildiği, davacının itirazının reddedilmesi üzerine işbu dava ile söz konusu kurum işleminin iptalinin istenildiği, mahkemece, davalı Kurumca istenilen belgelerin her zaman düzenlenmesi mümkün belgeler olduğu, kurumca prim borcu veya ceza uygulanmadığı, davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmış ise de, söz konusu hüküm eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalıdır.
1- Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 86’inci maddesi olup, “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden, ya da kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmü öngörülmüştür.
5510 sayılı Yasanın 86’ıncı maddesinde öngörülmüş olan bir aylık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, Kurum işleminin tebliğinden itibaren bir aylık süre içinde itiraz edilmemesi halinde, Kurumun işleminin ve dolayısıyla borcun kesinleştiğinin kabulü gerekir. Anılan Yasa hükmünde belirlenen prosedürün varlığı ve yasal sürelerin geçmesi halinde davalı Kurum alacağının kesinleştiğinin kabulü zorunlu olmakla birlikte, bu hususun dava şartı olarak nitelendirilmesi olanaksızdır.
Eldeki dava dosyasına bakıldığında ise, davalı Kurumca söz konusu ek aylık hizmet belgelerinin düzenlenmesi istenilmekle, verilmediği takdirde re’sen düzenleneceği ve buna göre tahakkuk yapılacağı belirgin olup, davacının eksik ücret bildirimi olmadığının tespitini de istediği işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek, işin esasına girilip yapılacak araştırma sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
2- Denetmen tutanağında tespiti yapılan ve davalı Kurum tarafından, ek aylık hizmet belgelerinin davacı işverenden verilmesi istenilen dava dışı şahısların hak alanlarının, işbu dava sonucu verilecek karardan etkileneceği belirgin olduğundan, 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesinde “…maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir…” hükmü uyarınca, usulüne uygun şekilde davaya dahil edilmeleri ile gösterecekleri bütün deliller toplandıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönlerini amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14/11/2017 gününde karar verildi.