Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/11115 E. 2015/19020 K. 10.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/11115
KARAR NO : 2015/19020
KARAR TARİHİ : 10.11.2015

Mahkemesi : Feke Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 20.03.2015
No : 2014/208-2015/116

Dava hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, uyulan bozma ilâmı sonrasında yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar avukatlarının temyiz etmeleri üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi …. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve özellikle; infazda olması mümkün tereddütlerin 13.03.2015 tarihli bilirkişi raporu hükme eklenmek suretiyle giderilmesinin mümkün olmasına göre, bu durum bozma nedeni yapılmamıştır.
2-)6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK.) 297. maddesinin (b) bendinde (Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. maddesinde) tanımlanan unsurları taşıması ve “tarafların kimliklerini… ” kapsaması yönündeki hükümlerinin kararın yazımında dikkate alınması gerekmekte olup, karar başlığına Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü olarak yazılması gereken adların yazılı şekilde yanlış yazılmış olması;
3-)Dava 11.06.2012 günü açılmıştır.
6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma re’sen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.

6552 sayılı Kanun ile ilgili olarak öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan hükümet teklifinde, söz konusu düzenleme 54. madde olarak yer almış, izleyen 55. maddede “5521 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.” denildikten sonra “7 nci maddeye bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda da uygulanır.” hükmü Geçici 3. madde olarak öngörülmüş, ancak yasalaşma aşamasında anılan Geçici madde çıkarılıp 6552 sayılı Kanunda bu türden düzenlemeye yer verilmemiştir.
Diğer taraftan, 5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usûlü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.
Şu durumda, hizmet tespiti davalarında Kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, Kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açık olmakla, inceleme konusu davada, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu gerekçeli karar başlığında Kurum feri müdahil olarak gösterilerek, harç dışındaki yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden diğer davalı idare ile birlikte teselsüle dayalı olarak sorumlu olması gerektiğinin gözetilmemiş olması;
4-)19.09.2006 – 03.11.2006 tarihleri arasında davadışı işyerinde çalıştığı anlaşılan davacının, tespitine karar verilmesini istediği hizmetlerinden (kesintiye uğraması nedeniyle) 19.09.2006 tarihi öncesine ilişkin kısmının 11.06.2012 dava tarihi itibariyle hakdüşürücü süreye uğradığının gözetilmemiş olması;
5-)Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 3/2 maddesine göre “müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.”
Eldeki davada, işveren sıfatı olmadığı için ret sebebi ayrı olan ve davada avukat ile temsil edilen davalı Orman ve Su İşleri Bakanlığı lehine avukatlık ücreti verilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması;
6-)HGK’nun 28.05.2008 günlü 2008/10-370 Esas, 2008/410 karar sayılı ilamında benimsendiği üzere, HMK nın 326. maddesine göre yargılama giderlerinden davada haksız çıkan tarafın sorumlu olduğu ve davanın kısmen reddi nedeniyle davalılar işveren ve Kurum yararına masraf ve davada avukatla temsil edildiklerinden dolayı vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal bir zorunluluk olduğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenleridir.
O hâlde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde Kurum haricindeki davalılara iadesine, 10.11.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.