Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/10935 E. 2016/4040 K. 24.03.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10935
KARAR NO : 2016/4040
KARAR TARİHİ : 24.03.2016

Mahkemesi :İş Mahkemesi

İstem, Kurumca açılan dava yönünden yersiz ödendiği ileri sürülen yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte geri alınmasına, sigortalı tarafından açılan dava bakımından ise zorunlu sigortalılık bildiriminin geçersiz sayılarak yaşlılık aylığının iptali yönündeki Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması gerektiğinin tespitine ilişkindir.
Mahkemece, Kurumca açılan dava reddedilip sigortalı tarafından açılan davada istem aynen hüküm altına alınmıştır.
Hükmün Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.01.1985 – 31.12.1985 döneminde 2925 sayılı Kanuna tabi 180, 01.12.2001 – 15.08.2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun hükümleri kapsamında 1.694, 15.08.2006 – 20.12.2010 döneminde 506 sayılı Kanuna/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesine tabi 1.267 günlük sigortalılığı ile askerlik borçlanmasına karşılık gelen 600 gün olmak üzere toplam 3.741 prim ödeme gün sayısı üzerinden, 2829 sayılı Kanun uygulanıp hizmet birleştirmesi yapılmak suretiyle, 506 sayılı Kanunun Geçici 81/C maddesi gereğince 01.05.2011 tarihinden itibaren kendisine yaşlılık aylığı bağlanan sigortalının, Kurumca yapılan denetim ve araştırma sonrasında 2011 yılının Kasım ayında, dava dışı işverene ait ….. sicil numaralı işyerinden 01.08.2008 – 20.05.2009 döneminde tam gün üzerinden eksiksiz gerçekleştirilen 290 günlük sigortalılık bildiriminin fiili çalışmaya dayanmadığı gerekçesiyle geçersiz sayılıp giderek, tahsis koşullarını da yitirdiğinden aylığının iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağı belirtilmiş, 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde
yürürlüğe giren 4/1-(a) maddesinde benzer düzenleme yapılmış olmakla zorunlu sigortalılık niteliği, işveren ile çalışan arasında hizmet akdi (iş sözleşmesi) ilişkisinin kurulması ve çalışmaya/çalıştırılmaya başlanması ile kazanılmakta, yazılı olarak düzenlenen veya sözlü olarak kararlaştırılan akitle birlikte, sigortalılığın oluşumu yönünden eylemli (fiili = gerçek) çalışma olgusunun varlığı da gerekmektedir. Diğer taraftan anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede, uyuşmazlık konusu aylıkların yersizliğinin saptanabilmesi, 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanunun 4/1-(a) maddesi kapsamında gerçekleştirilen zorunlu sigortalılık bildiriminin fiili çalışmaya dayanmadığının ortaya konulmasını gerektirmekte olup Kurum tespit ve bulgularının aksinin, aynı derecede somut, inandırıcı, gerçeklere dayalı delillerle kanıtlanması gereği bulunmakla, 30.11.2010 tarihli Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu Raporu’nda yer alan saptamalar, Kurumca gerçekleştirilen yerel denetimde işyeri faaliyetinin bulunmadığının belirlenmiş olması, Kurum tarafından yapılan denetimde ve sonrasında mahkemece yapılan yargılamada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanık M.Çevik’in aydınlatıcı ve net anlatımları, 28.08.2013 tarihli araştırma tutanağı, özellikle, benzer konumda olan sigortalı ……tarafından açılan aynı istemli davada….. İş Mahkemesince verilen 01.07.2013 gün ve 55/364 sayılı red kararının Yargıtay 21. Hukuk Dairesince 19.02.2015 tarih ve 1259/2784 numaralı ilamla, sigortalı …… tarafından açılan aynı istemli davada ise….diği belirgindir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.