Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/10761 E. 2016/167 K. 18.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10761
KARAR NO : 2016/167
KARAR TARİHİ : 18.01.2016

Mahkemesi :Konya 4. İş Mahkemesi
Tarihi :16.03.2015
No :2014/45-2015/166

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.06.1983 tarihi olduğunun ve bu tarihe göre 01.01.2014 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına müstehak olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine, karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Dava konusu somut olayda; mahkemece, 01.06.1983 tarihli işe giriş bildirgesinin varlığın rağmen, işe giriş bidirigesinin 05.11.1983 tarihinde kuruma geç verilmiş olması ve ayrıca davacının çalıştığını iddia ettiği işyerinin işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte kanun kapsamından çıkmış olduğu gerekçeleriyle yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmakta ise de; verilen kararın davacının, sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/… E -2011/… K sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/… E–2011/… K sayılı ilamları gözetildiğinde iddiasını ispata yarayacak deliller hakkında yeterli araştırmaya dayalı olarak verildiğini söylemek mümkün değildir.
YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2.maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda, uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece, bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

./..
Yöntemince düzenlenip süresi içinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8.maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle, yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60.maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de, bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır. Davaya konu olayda ise, öncelikle, davacının çalışmalarını bilebilecek konumda olan bordrolu tanıkların varlığı araştırılmalı, yok veya ölmüşlerse komşu tanıkların veya komşu işyerlerinden kolluk aracılığıyla tespiti yapılmak suretiyle çalışmayı bilebilecek konumda olan işveren veya sigortalılar dinlenilmeli, ayrıca davacı adına Kuruma geç verilen işe giriş bildirgesinin varide tarihinin 05.11.1983 olduğu anlaşılmakla, bildirgenin geç verilmesi nedeniyle işveren hakkında yerel denetim yapılıp yapılmadığı, işe başlama ve bitiş tarihleri bakımından işyeri hakkındaki vergi yoklama tutanaklarının olup olmadığı veya kurumca geç verilme nedeniyle idari para cezası uygulanıp uygulanmadığı hususu araştırılmalı, bildirgenin 1983 yılı serilerine mi ait olduğu hususu sorulmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.