Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2015/10070 E. 2015/21387 K. 07.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10070
KARAR NO : 2015/21387
KARAR TARİHİ : 07.12.2015

Mahkemesi :Adana 2. İş Mahkemesi
Tarihi :10.02.2015
No :2013/365-2015/36

Dava, 24.02.2005 tarihinde parmaklarının kopmasına neden olayın iş kazası olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, meydana gelen kazanın Kurum açısından iş kazası olarak değerlendirilemeyeceğinden aleyhine açılan davanın reddine, işveren açısından ise iş kazası olduğunun tespitine, karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan S… İnş. ve Tic. A.Ş. avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Önceki bozma ilamında da ayrıntılarıyla açıklandığı üzere, 506 sayılı Kanunun 2. maddesi; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağını, 4. maddesi; bu kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin işveren olduğunu düzenlemiştir. Anılan Kanunun 11-A maddesinde ise iş kazasının tanımına ve koşullarına yer verilerek “a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, c)Sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Emzikli kadın sigortalının çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e)Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olayın iş kazası olduğu belirtilmiştir.
Kural olarak sigortalılar, Türkiye’de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanırlar. Bu kural, Kanunların mülkiliği ilkesinin doğal sonucudur. Ayrıca, Türkiye’yle yabancı bir ülke arasında sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmişse istisnaen mülkilik ilkesine değer verilmeyebilir. 506 sayılı Kanunun 2 ve 3. maddelerine göre sigortalı olmayanlar kapsamında olmak üzere, Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan bir ülkede hizmet akdiyle çalışan Türk Vatandaşları da anılan Kanunun 86. maddesi gereği işverenleriyle yapılacak “İş kazalarıyla meslek hastalıkları”, “Hastalık”, “Analık”, “Malullük, Yaşlılık ve Ölüm” sigortalarından birine, birkaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulabilirler. Herhangi bir sosyal güvenlik sözleşmesi ve topluluk sigortası olmaması halinde ise; kişinin 506 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında geçici görevle yabancı ülkeye gönderilmesi durumunda zorunlu sigortalı kabul edilmesi mümkündür. Ancak; anılan madde kapsamında sigortalı sayılabilmek için sigortalının malullük-yaşlılık-ölüm, iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık sigorta kolları bakımından sosyal güvenliğinin işin yapıldığı ülke Sosyal Sigorta Merciince karşılanmaması, Türk-işveren tüzel kişi ise, şirket merkezinin Türkiye’de bulunması, gerçek veya tüzel kişi Türk işverenin Türkiye’de iş yapmak şartı aranmaksızın Türkiye’de tescil edilmiş ya da tescil edilebilir nitelikte işyerinin olması, Türk işveren ile Türk işçi arasında yabancı ülkede yerine getirilecek iş görme edimine ilişkin bireysel iş sözleşmesinin Türkiye’de yapılması, Türk işçinin iş bu yazılı ya da sözlü hizmet sözleşmesinin Türk işçiye yüklediği iş görme ediminin yerine getirilmesi gereği olarak yurt dışında yaşamasının sürekli olmayıp geçici nitelik taşıması, geçicilik kavramının nitelendirilmesinde zaman sınırlaması yoksa da, bu görevin yurt dışında sürekli yaşamayı gerekli kılmaması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.
Dosya kapsamına göre, davalı şirkete ait ….. sicil numaralı, büro niteliğinde, İncirlik-Adana adresinde 02.09.1994 tarihi itibariyle yasa kapsamına alınan işyerinin bulunduğu, davalı işverenle herhangi bir topluluk sigorta sözleşmesi yapılmadığı, davalı işyerinden düzenlenmiş giriş bildirgesi veya herhangi bir bildirimin bulunmadığı, davacının … tipi roderle 24.02.2005 tarihinde kum toplama sırasında aracın kovasında bir cisim gördüğü, yetkililere götürmek isterken elinde patlaması sonucu sol el üç parmağının dipten koptuğu, tanık sıfatıyla dinlenen Y… K…’nın da gerek müfettiş ifadesinde gerekse mahkeme ifadesinde iddia edilen çalışmayı ve iş kazasını teyit ettiği, A….. S… Şubesinden gönderilen dekont ve hesap ekstre bilgilerini inceleyen müfettiş tarafından, davacının eşi adına açılan ….. no’lu hesaba, davalı şirket tarafından 2004/9 ila 2005/9. aylar arası dönemde her ay para havale edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davacının, 506 sayılı Kanunun 7. maddesi kapsamında geçici görevle yabancı ülkeye gönderildiği anlaşılmakta olup, 24.02.2005 tarihinde meydana gelen dava konusu olayın 506 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında iş kazası olduğu gözetilerek, iş kazasının davalı işveren açısından ayrı, Kurum açısından ayrı olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmaması nedeniyle, davalı K… açısından da iş kazası olarak kabul edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan S… İnş. ve Tic. A.Ş. avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ :Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan S…İnş. ve Tic. A.Ş.’ye iadesine, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.