Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/977 E. 2015/1906 K. 10.02.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/977
KARAR NO : 2015/1906
KARAR TARİHİ : 10.02.2015

Mahkemesi : İş Mahkemesi

Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ve davalı …. avukatları ile davalılar…., … tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davalı …’ın temyiz itirazlarına ilişkin olarak;
Gerekçeli kararın, temyiz isteminde bulunan davalı ….’a yurtdışı adresinde 29.11.2013 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı, temyiz dilekçesini aynı tarihte T.C. Anvers Başkonsolosluğuna vermiş, konsolosluk, temyiz dilekçesinin davalıya ait olduğunu yazarak tasdik şerhi koymuştur. 492 sayılı Harçlar Kanununa göre harç bedeli olarak herhangi bir miktar tahsil edilmemiştir. Bu şekilde konsoloslukça tasdiki yapılan ve harcı alınmayan temyiz dilekçesi posta aracılığıyla yerel mahkemesine gönderilmiştir. Temyiz dilekçesi mahkemeye 16.12.2013 tarihinde ulaşmıştır. Temyiz dilekçesi, kararı veren mahkemeye veya başka yer mahkemesine verilebilir.(HUMK. m.432/2, 6100 sayılı HMK. geçici m.3)Yargı harçları, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmayan hallerde, harca konu işlemleri yapan mahkeme veya daire tarafından alınır. (492 sayılı Harçlar Kanunu madde 26) Sözü edilen bu hükümlere göre temyiz dilekçesinin mahkemeye verilmesi ve harcında mahkeme tarafından alınması zorunludur. Temyiz dilekçesinin mahkeme dışında başka bir mercie verilmesi ve harcının da verildiği merci tarafından görevli olmadığı halde tahsil edilmiş olması durumunda temyiz süresi bu merciye dilekçenin verildiği tarihte kesilmiş olmaz. Temyiz isteğinin harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılacağına ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 434/2.maddesinde yer alan hüküm, harcın mahkemece alınması halinde geçerli olan bir hükümdür. Aksinin kabulü halinde, 492 sayılı Harçlar Kanunundaki yargı harçlarının, harca konu işlemleri yapan mahkeme tarafından alınacağına ilişkin 26.madde hükmüne aykırı düşer. Yukarıda açıklanan nedenlerle yargı yetkisi olmayan bir konsolosluğa verilen temyiz dilekçesinin mahkemeye verilmiş bir dilekçe sayılabileceğini kabul etmek ve temyizinde konsolosluğa verildiği tarihte yapılmış sayılmasına olanak yoktur. Temyiz dilekçesinin mahkemeye ulaştığı tarih itibarıyla temyiz süresi geçirildiğinden, davalı ….’ın temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE,
2- Davacı kurum ve davalı… avukatları ile davalı ….’ın temyiz itirazlarına ilişkin olarak;
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı kurum avukatının ve davalı ….’ın tüm, davalı ….avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez. (11.1.1940 tarihli 15/70 sayılı İçt. Bir. Kararı)
Borcu ortadan kaldırmamakla birlikte, yerine getirmekten kaçınma yetkisi veren zamanaşımı defi, ancak, bunu ileri süren taraf yönünden sonuç doğurmakta, bir başka anlatımla, mahkemece kendiliğinden gözetilemeyen zamanaşımı defi, yasal süresinde ileri sürüldüğü takdirde değerlendirmeye alınabilmektedir.
Motorlu araç kazalarından doğan zararların tazminine ilişkin rücu davalarında; zamanaşımı süresi yönünden 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109. maddesinin uygulanması gerekir. Anılan maddede; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin istemlerin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı; tazminat yükümlüsüne karşı kesilen zamanaşımının, sigortacıya karşı da kesilmiş olacağı hüküm altına alınmıştır. Anlaşılacağı üzere maddedeki zamanaşımı süresi, zararın ve eylemi gerçekleştirenin (failin) öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlamakta olup, Kurumca zararın öğrenilme tarihinin, gelirlerin onay, giderlerin sarf ve ödeme günü olduğu açıktır. Tazminat yükümlüsünün öğrenilme tarihine ilişkin olarak ise, Kurumun yetkili organının faili öğrendiği tarih esas alınmalıdır. Bu kapsamda; ceza mahkemesince yargılanıp hakkında cezalandırma kararı verilen üçüncü kişi yönünden, Kurumun, ceza kararının kesinleştiği tarihte faili öğrendiği kabul edilmeli, cezalandırma kararının söz konusu olmadığı durumlarda ise yöntemince yapılacak araştırma sonunda tazminat yükümlüsünün kim olduğunun öğrenilme tarihi açıklıkla saptanmalıdır. Önemle belirtilmelidir ki, zamanaşımı süresinin, hem zararın, hem de tazminat yükümlüsünün öğrenildiği tarihten itibaren, bir başka anlatımla, ancak, her iki olgu gerçekleştikten sonra işlemeye başlayacağı dikkate alınmalıdır.
Davaya konu somut olayda; 30.09.2001 tarihli trafik-iş kazasında yaralanan sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan masrafların tahsili için açılan eldeki davada, dava tarihi 13.12.2006, ceza davasının kesinleşme tarihi 09.09.2002 olup; sigortalıya yapılan geçici iş göremezlik ödemeleri yönünden, süresinde zamanaşımı definde bulunan …. için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109.maddesinde yer alan iki yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması;
Rücuan tazminat davalarında, sigorta şirketleri yönünden faiz başlangıcı (temerrüt) tarihinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta belirlenmesi gerekir. İlgililerce gerekli belgeler eklenerek sigorta şirketine başvurulduğu halde 8 iş günü içerisinde ödeme yapılmamışsa 8 iş günlük sürenin sonunda temerrüt olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Hiç başvurulmamış ya da gerekli belgeler eklenmeksizin başvurulmuş ise sigorta şirketinin temerrüdünden söz edilemez. Bu durumda faiz başlangıcının, şirkete karşı girişilen icra takip tarihi, ya da, takibe girişilmeden dava açılmışsa, dava tarihi olarak kabul edilmesi karşısında; dava konusu kurum zararı için davalı sigorta şirketine gerekli belgelerle birlikte başvuruda bulunulup bulunulmadığı araştırılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması;
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.1. maddesine göre; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” Ayrıca yine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının B.2 maddesi 5.fıkrası uyarınca, hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse, sigortacı yargılama giderleri ile avukatlık ücretini sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde ödemekle yükümlüdür.
Mahkemece, yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden poliçe limitinin hükmedilen tazminata oranında sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O halde, davalı …. avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalı …’ye iadesine, 10.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.