YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9542
KARAR NO : 2014/13832
KARAR TARİHİ : 04.06.2014
Mahkemesi : İzmir 9. İş Mahkemesi
Tarihi : 24.03.2014
No : 2013/450-2014/187
Dava, sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 28.10.2008-07.03.2011 tarihleri arasında davalı işverene ait hukuk bürosu işyerinde icradan sorumlu avukat olarak 28.10.2008-30.11.2008 döneminde 1250,00 TL, 01.12.2008-30.06.2009 döneminde 1.350,00 TL, 01.07.2009-31.12.2009 döneminde 1.500 TL, 01.11.2010-31.10.2010 döneminde 1.750 TL ve 01.11.2010-07.03.2011 döneminde de 1.850 TL net ücret karşılığı çalışmasına rağmen, asgari ücret üzerinden Kuruma bildirilen ücretinin gerçeği yansıtmadığından bahisle, gerçek ücret üzerinden yapılacak hesaplama ile, eksik ödenen primlerinin tespitini talep etmiş; mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun “Prime Esas Kazançlar” başlığını taşıyan 80. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas – 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas – 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas – 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas – 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas – 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Diğer taraftan, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 09.09.2013 gün ve 2013-981 sayılı kararı ile kabul edilerek 01.10.2013 tarihinde yürürlüğe giren “Bir Avukat Yanında, Avukatlık Ortaklığında veya Avukatlık Bürosunda Ücret Karşılığı Birlikte Çalışan Avukatlar Yönergesi”nin 5/a maddesinde “İşveren Avukat, İşgören Avukata, tarafların bağlı olduğu baro tarafından, tavsiye niteliğinde belirlenen ücretten az olmayan ücreti takip eden ayın ilk iş günü öder.” hükmü öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda dava konusu somut olayda; talep döneminde tarafların bağlı olduğu baro tarafından avukat yanında ücretli olarak çalışan bir avukat için tavsiye niteliğinde belirlenen ücret miktarlarına ilişkin düzenlemeler de göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.06.2014 günü oybirliğiyle karar verildi.