Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/8941 E. 2014/14110 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8941
KARAR NO : 2014/14110
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

Mahkemesi : Kocaeli 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 23.07.2013
No : 2012/412-2013/342

Dava, davacının ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, hukuki nitelikçe süresinde ödenmeyen 2003/4. ay ile 2004/8. aylar arasındaki döneme ait prim ve gecikme zammının ve muhtelif idari para cezalarının davacıdan tahsili için, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi kapsamında, 15.11.2012 tarihinde tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, zamanaşımının gerçekleşmediği ve Kurum işleminin yerinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7. maddesi uyarınca 506 sayılı Kanunun 80. maddesi olup, anılan madde hükmüne göre; “işveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.”. Ancak,506 sayılı Kanunun 80.maddesinde 3917 sayılı Kanunla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Kanunla yapılan bu değişiklik aynı Kanunun 8.maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.06.2004 tarih, 5198 sayılı Yasayla aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.07.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları yönünden, Sosyal Sigortalar Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu’nun 128.
maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir. Zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren, 3917 sayılı Kanunun getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu tarihler arasındaki döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Kanunun zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başıdır.
506 Sayılı Yasanın idari para cezalarına ilişkin 140.maddesinin son fıkrası hükmünde;” İdari para cezalarının tahakkuk ve tahsilinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanacağı” öngörülmüş iken 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasanın 51. maddesi ile anılan maddede yapılan değişiklik sonrası fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idari para cezalarının zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmış, 20.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5655 sayılı Yasanın 2. Maddesi ile anılan maddede yapılan değişiklik ile benzer hüküm getirilerek “Fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları”nın zamanaşımına uğrayacağı belirtilmiştir.
Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle, davacının borçlarını yapılandırma ve ödeme iddiaları araştırılarak, ödeme emirlerine konu prim yada idari para cezalarına konu borçların yapılandırma kapsamında ödenip ödenmediği belirlenmeli, sonrasında idari para cezalarının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, kesinleşmiş ise idari para cezalarının kaynağının ne olduğu ve idari para cezasına konu eylemin gerçekleşme tarihi Kurumdan sorularak belirlenmeli ve bu çerçevede, idari para cezasının yukarıda anılan düzenlemelere göre tabi olduğu zamanaşımı süresi tespit edilerek zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği irdelenmelidir. Dava konusu ödeme emrine konu primler yönünden ise, 3917 sayılı Kanunla getirilen düzenlemenin geçerli olduğu dönem içerisinde kalan miktarı belirlenerek ve bu dönem yönünden davacının zamanaşımı def’i yönünden irdeleme yapılarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.