Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/878 E. 2014/9073 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/878
KARAR NO : 2014/9073
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

Mahkemesi : İstanbul 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 28.11.2013
No : 2010/924-2013/787

Dava, malullük aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı avukatının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Kanunun 25’inci maddesine göre, “…Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını, … kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malul sayılır.” Hastanelerin sağlık raporları arasında çelişki bulunması durumunda, bu çelişkinin, 5510 sayılı Kanunun 95’inci maddesinde belirtilen prosedüre uyularak, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan, itiraz halinde ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden alınacak raporla giderilmesi gereklidir. Ancak Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulundan verilecek rapor ile Adlî Tıp Kurumu İhtisas Dairesinden alınacak rapor arasında çelişki mevcut olması halinde Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak rapor ile çelişkinin giderilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17.02.2010 gün ve 2010/21-60 Esas, 2010/90 Karar sayılı ilamı ile 06.10.2010 gün ve 2010/10-390 Esas, 2010/448 Karar sayılı ilamında da aynı yaklaşım ve görüşler benimsenmiştir.
Öte yandan, Malûllük aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması başlıklı 5510 sayılı Kanunun 27’nci maddesi; “Malûllük aylığı, 4’üncü Maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar ile (c) bendi kapsamında sigortalı iken görevinden ayrılmış ve daha sonra başka bir sigortalılık haline tabi olarak çalışmamış olanların;
a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,
b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini, … takip eden ay başından itibaren başlar.

Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir ve bu Kanuna tabi olarak çalıştıkları süre zarfında 80’inci Maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81’inci Madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortasına ait prim alınır. Bunlardan işten ayrılarak yeniden malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya sevkedilenlere; kontrol muayenesine tabi tutulmak ve ilk aylığına esas malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak kaydıyla, … istek tarihlerini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malûllük aylığı hesaplanarak bağlanır.” düzenlemesini içermektedir.
Somut olayda, Yüksek Sağlık Kurulunun malûllük halini kabul etmemesine karşın, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinin sosyal sigorta mevzuatına göre 03.11.2009 tarihi itibariyle % 73 oranında çalışma gücü kaybı olduğunu belirlediği ve 29.01.2010 tarihinde malûllük aylığı tahsisi isteyen davacının, 02.03.2010 tarihinde işten ayrıldığı tarihi takip eden aybaşına kadar ve 08.10.2008 – 28.02.2013 tarihleri arasındaki sigortalı çalışması sürecinde (5510 sayılı Kanunun 27 nci maddesi gereğince) malûllük aylığı almasının mümkün olmadığı ve çalışma bitiminden sonra kontrol muayenesine tabi tutulması gerektiği gözetilerek; anılan üst kurul raporları arasındaki belirgin çelişkinin, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan sosyal sigorta mevzuatı kapsamında alınması gereken raporla, davacının malûl olup olmadığı, malûl ise tarihi belirlenmek suretiyle giderilerek ve ayrıca, 28.02.2013 tarihi sonrasına ilişkin olarak, sosyal güvenlik ilkeleri gözetilerek yargılama sürecinde tekrar tahsis talebi aranmaksızın malûllük halinin devam edip etmediği belirlenerek yukarıda değinilen yasal düzenlemeler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı avukatının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.