Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/8454 E. 2015/7842 K. 27.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8454
KARAR NO : 2015/7842
KARAR TARİHİ : 27.04.2015

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, 05.09.2006 tarihli iş kazası sonucu sürekli iş göremez hale gelen sigortalıya bağlanan gelirlerden oluşan Kurum zararının davalılardan rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçe ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum ve davalılardan … aukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-5510 sayılı Yasanın 21. maddesiyle yeniden getirilen, “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesi olup, maddedeki “….sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabul edilmesi ve bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunması ve tazminat hesabının bu şekilde yapılması gerekmektedir.
Eldeki davada; iş kazasının, dava dışı SS. … Konut Yapı Kooperatifi adına tescil edilmiş … Belediyesi … Mahallesi 29 … Pafta 3367 Parselde yapılan bina inşaatında gerçekleştiği, müfettiş raporuna ekli ifade tutanaklarına göre; davalı …’ın bu kooperatifin işveren vekili sıfatıyla yazılı ifade verdiği, inşaatın balkon demirlerinin yapımı ve montajı işi için kendi adına … mahallesi … Caddesi … Sitesinde faaliyet gösteren davadışı … ile yapılan sözleşme gereğince işyerinde … ‘nın işçiliğini üstlenen sigortalının balkonların uzun demirlerini binanın yan tarafından yukarı çekerken
elektrik iletim hattına teması ve sigortalının da elektrik akımına maruz kalması sonucunda %38,2 oranında sürekli işgöremez hale geldiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, aldırılan kusur raporunda; dava dışı SS. … Konut Yapı Kooperatifi hakkında bir irdeleme ve değerlendirme yapılmadığı, anlaşılmakta ise de; aslen Yapı kooperatifi şeklindeki tüzel kişiliklerinin faaliyet alanlarının yapı ve inşaat işleri olduğu, bu kapsamda dava dışı Yapı Kooperatifinin de asıl işveren olduğu dikkate alınmaksızın ayrıca …’ın da bu inşaatta işveren vekili olup olmadığı hususunda imza yetkisinin ve yazılı belgelerinin, yapılan sözleşmelerin olup olmadığı kooperatiften veya taraflardan araştırılmaksızın, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-506 sayılı Yasanın 9. maddesi – (Değişik : 25.08.1999 – 4447 / 12 md. Y.T. 08.09.1999) “İşveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür.”Düzenlemesini öngörmektedir.
Anılan yasanın 10. maddesine göre ise, 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
Öte yandan, Mahkemece, 9. ve 10.madde şartlarının gerçekleştiği kanaatine varıldığı takdirde, 506 sayılı Yasanın 10. maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlarının belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 15.03.1995 T., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “…… böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme…” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta, işverenin kusursuz bulunduğu durumlarda, ilk peşin sermaye değerli gelir miktarı olarak ortaya çıkan tazminat tavanından, Borçlar Kanunu’nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca, en az % 50 oranında indirim yapılarak, işverenin sorumlu olduğu tazminat tutarının belirlenmesi gerekmektedir.
Eldeki davada, 506 sayılı Yasanın 9.10’uncu maddeleri bakımından yapılan irdelemenin Kusur raporu sonrasında yeniden yapılması gerektiği dikkate alınarak, davadışı Yapı Kooperatifinin de asıl işveren sıfatının varlığı sonrasında anılan maddeler kapsamında sorumlu olup olmadığına dair irdeleme yapılmak suretiyle elde edilecek sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O hâlde, davacı kurum ve davalı … avukatlarının, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerde BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı …’a iadesine, 27.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.