YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8419
KARAR NO : 2014/10588
KARAR TARİHİ : 12.05.2014
Mahkemesi :Ağrı 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :31.01.2012
No :2007/422-2012/69
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki “İş kazası …, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22’nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı …, 3’üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3’üncü kişilere … rücu edilir.” düzenlemesi gereği, davalıların rücu alacağından sorumluluğu ancak, maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür. Bu maddeye dayanan rücu davalarında kusurun belirlenmesinde, mahkemece, öncelikle iş kazasının ne şekilde olduğu, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak, varsa çelişki giderilerek belirlenmeli ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, kusur oran ve aidiyeti konusunda bilirkişi incelemesine gidilmelidir.
Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda alınacak raporda tartışılmalıdır. İşveren yada işverenlerin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için ise, anılan madde gereğince, işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini özenle yerine getirmesi gerekir.
Bilindiği üzere, işçilerin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, iş güvenliği tedbirlerinin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenlerden istenip istenemeyeceği değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin, tedbirlerin alınmasını gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işverenler, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçilerin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı taktirde gerekmeyeceği gibi düşünceler ile almaktan çekinemeyeceklerdir. Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı da, işverenlerin önlem alma ödevini etkilemez. İşverenler, çalıştırdığı sigortalıların beden ve ruh bütünlüğünü korumak için yararlı her önlemi, amaca uygun biçimde almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdürler.
Kurumca açılan rücu tazminatı davasında hükme esas kılınan kusur raporunda, ceza davasında, zararlandırıcı sigorta olayının vukuunda, davalı Ş.. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. yetkilileri 2/8, Y..nş. San. Tic. Ltd. Şti. yetkilileri 3/8, M.. Y.. 1/8, sigortalı 2/8 oranında kusurlu bulunmuş, şikayet yokluğundan davanın düşmesine karar verilmiştir. Ceza davasında alınan kusur raporu bağlayıcı olmadığı gibi anılan raporda asıl işveren sıfatı ile davada taraf olan A.. A.. San. ve Tic. A.Ş.nin kusuruna yönelik bir irdeleme de bulunmamaktadır. Borçlar Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca hukuk hakiminin, kesinleşmiş ceza kararına konu maddi olgularla bağlı ise de, ceza yargılaması sürecinde belirlenen kusur oranlarıyla bağlı olmayıp, mahkemece, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile kazanın vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, davalıların davaya konu iş kazasındaki kusur oranı ve aidiyeti konusunda rapor alıp irdelenerek, iş kazası sonucu sigortalıya bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ile yapılan masrafların, açıklanan ilkeler doğrultusunda tazminine olanak bulunan kısmı belirlenip sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hükmü temyiz etmeyen davalılar yönünden davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu da gözetilerek karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.