YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8389
KARAR NO : 2014/25412
KARAR TARİHİ : 02.12.2014
Mahkemesi : Pozantı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 27.11.2013
No : 2011/55-2013/274
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum ve davalılardan Y.. A.. avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı kurum avukatının tüm, davalı Y.. A.. avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 19.06.2005 tarihli trafik-iş kazasından doğan rücu tazminatı istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 2918 sayılı Kanundur.
Kurumun kanundan doğan basit rücu hakkı nedeniyle, kural olarak ilk peşin değerin altında bir rücu alacağına hükmolunamaz. Ancak sorumluların kusur oranı nedeniyle bir indirim yapılabilir. Böyle olunca hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebilecekleri tazminat miktarının (tavanın) hesaplanmasına, keza tazmin sorumlularının hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmesine gerek yoktur.
Tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 Sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması, yargılama giderleriyle vekalet ücretinden sorumluluğun da, poliçe limiti kapsamındaki ödeme yükümlülüğüyle orantılı olarak belirlenmesi gerekir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98 ve 99 maddeleri ile Karayolları Trafik Garanti Fonu Yönetmeliği’nin 12,13 ve 14. maddelerinde yazılı şekilde bir başvurunun varlığına karşın gerekli ödemenin yapılmaması halinde, davalı sigorta şirketinin anılan düzenlemede öngörülen 8 iş günlük yasal sürenin sonunda temerrüde düşeceği, gerekli belgeler ibraz edilmeksizin başvurulması ya da hiç müracaatın bulunmaması halinde ise sigorta şirketinin temerrüdü söz konusu olmayacağından, faiz başlangıcının icra takibine girişilmişse takip tarihi, dava açılmışsa dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekir.
Ne var ki, Sigorta Şirketi tarafından poliçeye dayalı olarak sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemenin; kurumun rücu hakkının sigortalı ya da hak sahiplerine tanınan haktan bağımsız olarak kullanılması, başka bir anlatımla halefiyet ilkesine dayanmaması nedeniyle, 506 sayılı Kanunun 26. maddesi kapsamındaki diğer tazmin sorumlularının tavan sınırlamasına tabi olmayan sadece sigortalı ya da hak sahiplerine bağlanan gelirin ilk peşin değeri ve buna uygulanan kusur payı ile sınırlı bulunan sorumluluklarında rücu alacağından düşülemeyeceği de unutulmamalıdır.
Yukarıda açıklanan hukuki ilkeler gözetildiğinde; Mahkemece yapılacak iş; davalı sigorta şirketinin zorunlu mali mesuliyet sigortası kapsamında Kurumun rücu alacağından sorumluluğunun; poliçede yazılı sorumluluk limitleri ile sınırlı olması nedeniyle, aşamalarda öne sürülen ödeme iddiası araştırılmalı, bu bağlamda trafik-iş kazası sonucu vefat eden sigortalı A.Ç..’nın hak sahiplerine poliçe limiti kapsamında yapıldığı öne sürülen ödemeler değerlendirilerek, poliçede yazılı kişi başına ölüm/sakatlanma limitinin tükenip tükenmediği belirlenmeli, bununla birlikte yaralanan sigortalılara yapılan geçici iş göremezlik ödemeleri yönünden poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olmak üzere sorumluluğunun devam ettiği gözetilmeli, Kurumca, gerekli belgelerle yöntemince başvuruda bulunularak davalı sigorta şirketinin temerrüde düşüp düşmediği araştırılmalı, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumluluğunun da poliçe limiti ile orantılı bulunması gerektiği gözetilmeli ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de; davalı sigorta şirketi için karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T tarifesi uyarınca 437,57TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalı Y.. A.. avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 02.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.