Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/83 E. 2014/2121 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/83
KARAR NO : 2014/2121
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Mahkemesi : İstanbul Anadolu 9. (Kadıköy 3.) İş Mahkemesi
Tarihi : 29.06.2010
No : 2010/350-2010/554

Dava ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece; hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla, dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, davacıya gönderilen 2010/11 sayılı ödeme emrinin iptali ile davalı Kuruma karşı borçlu olmadıklarının tespiti istemine ilişkin olup; mahkemece, 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığından bahisle,davanın reddine karar verilmiş ise de; bu kararın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun, “ödeme emri” başlığını taşıyan 55’inci maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, “ödeme emrine itiraz” başlıklı 58’inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunludur.
Eldeki davada ise, davalı Kuruma, dava açılmadan önce başvuran davacının, Kurum nezdinde kayıtlı 1077036 sicil numaralı işyeri için 2001/1, 2001/12,2003/6 dönemleri için, 1011238 sicil numaralı işyeri için de 1994/12, 1997/4, 1997/7, 1998/7, 1998/10, 1998/12, 1999/02, 1999/3, 1999/10 ve 2000/1. Dönemleri için ödenmeyen prim borçlarının ve ferilerinin bulunduğu belirtilmiş ve 06/01/2010 tarihinde davacı tarafından her iki işyeri için de, davalı Kurum nezdinde itiraz edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davalı Kurumun ise, bu itirazları her iki işyeri için de 02/03/2010 tarihinde iş mahkemesine dava açması gerektiğinden bahisle reddettiği anlaşılmakta ise de, bu red yazılarının davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğine dair mahkemece herhangi bir araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece, davalı Kurumca davacının itirazının reddine dair işlemin hangi tarihte davacıya tebliğ edildiğinin araştırılması ve tebliğe ilişkin belge var ise tebligat tarihinden itibaren hak düşürücü sürenin irdelenmesi, yok ise Tebligat Kanunu’nun 32. Maddesi gereğince, davanın zamanında açıldığını kabul ederek, işin esasına girmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bomza nedenidir.
Diğer taraftan, Dairemizin geri çevirme kararı sonrasında, davacı şirketin 1077036 sicil numaralı işyeri hakkında yapılan takip nedeniyle 2001/1, 2001/12, 2003/6 dönem borçlarını 6111 sayılı Yasadan faydalanmak suretiyle 09/12/2013 tarihinde ödemiş oldukları anlaşılmakta olup, davacı tarafça yapılan bu ödeme nedeniyle, açılan menfi tespit davasının konusunun kalıp kalmadığı hususu değerlendirilmek suretiyle, bir karar verilmeldir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma, nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ :Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.