YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/8082
KARAR NO : 2014/9944
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
Mahkemesi : Ankara 10. İş Mahkemesi
Tarihi : 11.01.2013
No : 2010/105-2013/2
Davacı, 1982-05.11.2003 tarihleri arasında davalılara ait kahvehane işyerinde aralıksız şekilde çalışmış olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı ile davalı işverenlerin ortak avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup dosya içeriğinden; davalı işyerinden düzenlenmiş giriş bildirgesinin bulunmadığı, talep ve dava tarihine göre hak düşürücü sürenin geçmediği, talep ve kabulle çakışan başka yer çalışmasının olmadığı, Kurumca davalı işyerinin tescilinin bulunmadığı belirtilmiş ise de, Ankara Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği tarafından davalı işyerinin 13.10.1986 tescil-02.04.2001 terk şeklinde davalı Selim adına kayıtlı olduğunun bildirildiği, davalılar baba-oğul olup işyerinin 20.04.2001 tarihli noter devir sözleşmesiyle davalı R…Ü..’a devredildiğine dair sözleşmenin mevcut olduğu, Emniyet Müdürlüğü tarafından davalı Selim’e verilmiş 05.10.1987 tarihli işyeri açılması izin belgesi tanzim edildiği, yine Emniyet Müdürlüğü tarafından davacı adına düzenlenmiş 01.12.1995 tarihli mesul müdürlük belgesi mevcut olup, işyerinin davalı işyeri, işleteninin de davalı Selim olarak gösterildiği, keza, 05.07.2001 tarihli işyeri kapatılmasına ilişkin Emniyet tutanağında mesul müdür sıfatıyla davacının isim ve imzasına yer verildiği, bordro tanığı olmayan tanıkların çalışmayı teyit eder nitelikte beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bozma öncesi yapılan yargılama sonunda mahkemece, davacının 01.07.1982-02.04.2001 döneminde davalı S.. E.. nezdinde 03.04.2001 – 05.11.2003 döneminde ise davalı R.Ü..E.. nezdinde asgari ücretle çalışmış olduğunun tespitine hükmedilmiştir. Hükmün, tüm davalılar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 21.12.2009 gün 2008/15958 esas 2009/18930 karar sayılı ilâmıyla; eksik incelemeyle karar verildiği belirtilerek, işyerinin niteliği itibariyle burada çalışan kişilerin İl Sağlık Müdürlüğü, mahalli güvenlik birimleri ve belediyelerce kayıt altına alınıp denetlenmeleri gerektiğinden bahisle, sadece tanık beyanlarıyla yetinilmeyip çalışmanın varlığını ortaya koyacak anılan kuruluş kayıtlarının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek karar bozulmuştur.
Bozma sonrası sürdürülen yargılama sürecinde İl Sağlık Müdürlüğü, Emniyet Müdürlüğü ve Belediye tarafından gönderilen cevabi yazılarda davacıya ilişkin herhangi bir bilgiye yer verilmemiştir. 21.06.2012 tarihli Maliye yoklama fişinde başlangıç belirtilmeksizin davalı Selim’in 27.04.2001 tarihinde faaliyete son verdiği, 24.04.2001 tarihinden itibaren ve halen işyerinin R..Ü..tarafından işletildiği bildirilmiştir. Kurum, işyerinin …611 sicille ve 05.04.2012 tarihi itibariyle davalı R..Ü.. adına kapsama alındığını bildirmiştir. Mahkeme, bozma öncesi hükmü aynen ve yeniden tesis etmiştir.
Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. 506 sayılı Yasanın 2. maddesi; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu Kanuna göre sigortalı sayılacağını, 4. maddesi ise; bu Kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin işveren olduğunu düzenlemiştir. Mahkemece, öncelikle davaya konu dönemde işyerinin faaliyetinin başlangıç tarihi belirlenirken resmi kayıtlar esas alınmalı, bu bağlamda aksi kanıtlanamadığı takdirde 13.10.1986 tarihinden önceki çalışma iddiasına itibar edilmemelidir. Bu tarihten sonraki dönem yönünden ise işyerinin faaliyet süresi ve faal olup olmadığı titizlikle araştırılıp açıklığa kavuşturulmalı, bu yönde, işyerinin meslek kuruluşları ve ticaret sicil müdürlüğü ile vergi dairesi nezdinde kaydının bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılıp, tescil ve mükellefiyet adresleri belirlenmeli, yine davalı işyerinin davaya konu dönemde ve iddia edilen adreste çalışma izni ve ruhsatı ile elektrik-su-telefon aboneliğinin bulunup bulunmadığı ilgili belediye ile PTT müdürlüğünden sorulup belirlenmeli, komşu işyeri işverenleri ile bunların bordro da kayıtlı çalışanları resen belirlenip, çalışmanın varlığı, süresi ve hangi davalılar nezdinde gerçekleştiği yönünde beyanlarına başvurulmalı, toplanan deliller dosya içinde mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Kabule göre de; hükmüne uyulan bozma ilamında; birden fazla davalının bulunmasına ve davanın kabul edilmesine rağmen yargılama giderlerinin“davalıdan” tahsiline karar verilmesinin isabetsiz olduğunun belirtilmesine rağmen, bozma sonrası tesis edilen hükümde de bu noksanlığın aynen devam ettirilmesi isabetsiz bulunmuştur.
O hâlde; davalı Kurum avukatı ile davalı işverenlerin ortak avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan S.. E.. ve R..Ü.. E..’e iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.