YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/803
KARAR NO : 2014/1230
KARAR TARİHİ : 23.01.2014
Mahkemesi : Ankara 7. İş Mahkemesi
Tarihi : 07.12.2012
No : 2011/235-2012/1542
Davacı, 11.09.2009 tarihinde geçirdiği kazanın, işkazası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmda belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşılmakla, Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 13. maddesine göre iş kazası;
“Madde 13- İş kazası;
a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)(Değişik bend:17.04.2008-5754 S.K./8.mad) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c)Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
….
meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Olayın, işkazası olarak kabul edilebilmesi için; olaya, maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanunun 4. maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
Bilindiği üzere 5510 sayılı Kanunun 4 (a) maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır.
5510 sayılı Yasa’nın 86/9 uncu maddesi, bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Somut olayda, davacının işverene ait servis aracında iken trafik kazası geçirdiği sabitse de; henüz hizmet akdinin kurulmadığı davacının iş görüşmesine gittiği iddia edildiğinden, davacının davalı işverene ait olan işyerinde hizmet akdiyle çalışıp çalışmadığı ve görevli olduğu sırada kaza geçirip geçirmediği, diğer bir anlatımla, olayın, iş kazası olarak kabul edilip edilemeyeceği yeterince aydınlatılmamıştır.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde mahkemece yapılacak iş, öncelikle; davacının hizmet akdiyle çalışmasının gerçekliğinin belirlenebilmesi amacıyla, hizmet akdi ile çalışmayı ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıt olarak; iş yerinde tutulması gerekli dosya, puantaj kayıtları, ücret bordroları, vergi dairesine verilen muhtasar beyannameleriyle, Kurumdaki belge ve kayıtlardan yararlanılmalı, müfettiş raporları, davacının vergi kaydı, meslek odası ve sicil kaydı olup olmadığı araştırılmalı, daha önce dinlenip de işyerinde çalıştıklarını beyan eden tanıkların dava konusu dönemde işyeri dönem bordrolarında yer alıp almadıkları belirlenmeli, dinlenen tanıkların işyeri dönem bordrosunda yer almadıklarının tespit edilmesi halinde; işyerinin dava konusu dönem bordrosundan saptanan çalışanlar ile, gerektiğinde, komşu iş yeri sahipleri ve bordrolara geçmiş çalışanların da bilgi ve görgülerine başvurularak hizmet akdi ve gerçek çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde belirlenmelidir.Bu araştırmada; gerekirse, zabıta aracı kılınmalı, elde edilen bilgilerin tanık anlatımlarında belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de denetlenmelidir.Dava konusu dönemde, davacının hizmet akdiyle çalışmasının gerçek olduğu belirlendiği takdirde; davaya konu kazanın ne şekilde meydana geldiği açıklığa kavuşturularak, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelip gelmediği belirlenmeli ve böylece, hakkında yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılan uyuşmazlık konusu olay; hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan Adularya Enerji Elektrik Üretimi ve Madencilik A.Ş.’ye iadesine, 23.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.