YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7999
KARAR NO : 2014/17171
KARAR TARİHİ : 11.09.2014
Mahkemesi : Pınarbaşı Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 15.03.2012
No : 2006/215-2012/47
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtildiği şekilde, davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulüne, dahili davalı Y.. M.. yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarfından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı vekili, 15.05.1994 tarihinde iş kazası sonucu vefat eden sigortalı hak sahiplerine bağlanan gelirin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince davalı D.. M.. A.Ş’den rücuan tahsilini talep etmiş, Mahkemece, yapılan ilk yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine, temyiz denetimini yerine getiren Dairemizce, 506 sayılı yasanın 9. ve 10. maddeleri kapsamında değerlendirme yapılması ve kazanın meydana geldiği iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden rapor aldırılarak kusur oranının tespit edilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan yargılamada Mahkemece, alınan bilirkişi raporunda Y.. M..’ye de kusur verilmesi üzerine, Y.. M.. davaya dahil edilmiş, ancak Mahkemece dahili davalı olarak davaya dahil edilemeyeceği gerekçesi ile anılan davalı yönündan davanın reddine, davalı şirket yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1- Usulüne uygun bir şekilde davaya dahil edilen Y.. M.. yönünden de bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece, usulüne uygun dava açılmadığı gerekçesi ile dahili davalı Y.. M.. yönünden davanın reddine karar verilmesi,
2- 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibareleri, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar numaralı kararı ile iptal edilmiş olup, Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur.İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi gereğince, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir kanun maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi de bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava tarihi itibarıyla yürürlükteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, söz konusu iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum karşısında (kusur farkından kaynaklanan kısım hariç) kısmen reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmamasına karşın, mahkemece yargılama sonunda (kusur farkından kaynaklanan kısım hariç) davacı Kurumun rededilen tüm miktar yönünden davada haksız çıkan taraf olarak nitelendirilip yargılama giderinden sorumlu tutulması ve rededilen tüm miktar üzerinden vekil ile temsil olunan davalılar lehine tavzihen vekalet ücretiyle sorumlu tutulması,
3- Davacı Kurum lehine 2.400-TL vekalet ücreti verilmesine ve bu husus hükümde yer almasına rağmen, hüküm kısmında yer almadığı belirtilerek vekalet ücreti verilmediği gerekçesi ile tavzih kararı ile davacı Kurum lehine bu kez 1.936,61-TL vekalet ücretine hükmedilmesi,
4- Dosyada bulunan ilk peşin sermaye değer tablolarındaki miktarların ve onay tarihlerinin farklı olması ve bazı hak sahipleri yönünden ilk peşin değerin fiili ödemeye dönüşmesi nedeniyle, Kurumdan ilk peşin sermaye değer tablosunun getirtilip, hak sahiplerine yapılan fiili ödeme tespit edilerek, ilk peşin sermaye değeri ile fiili ödemeyi karşılaştırıp hangisi daha düşük ise, taleple bağlı kalınarak ona hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5- Davalı şirketin ünvanın, D.. M.. San. Tic. A.Ş olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında D.. M.. olarak gösterilmesi,
6- Kurumca, sigortalı hak sahiplerine bağlanan gelirin faiz başlanğıcı, gelirin onay tarihi olmasına rağmen, 23.12.2012 tarihinin faiz başlanğıcı olarak kabul edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.