Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/7981 E. 2014/8599 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7981
KARAR NO : 2014/8599
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

Mahkemesi : Hatay İş Mahkemesi
Tarihi : 15.11.2013
No : 2011/532-2013/513

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.08.1983 tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulü ile davacının ilk sigortalı çalışmaya başladığı tarihin 01.08.1983 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı SGK avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Dava konusu somut olayda; mahkemece, 01.08.1983 tarihli işe giriş bildirgesinin varlığı, süresinde kuruma verilmesi hususu dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmiş ise de; sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin YHGK’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E -2011/366 K sayılı, 21.09.2011 günlü ve 2011/527 E-2011/552 K sayılı ilamları gözetildiğinde eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
YHGK’nun belirtilen ilamlarında da bahsedildiği üzere, 506 sayılı Kanunun 108.maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2.maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda, uyuşmazlık; fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8.maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60.maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de, bu tür davalarda; öncelikle, davacının, çalıştığını iddia ettiği dönemde faal olup olmadığı tespit edilmeli, faal olduğunun tespiti için Kurumdan işyeri dosyası ve işyeri tescil belgeleri getirtilmeli, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalı, davaya konu olayda ise; mahkemece, dinlenen tanığın da, sadece işe giriş bildirgesi olduğu, gerçekten çalışıp çalışmadığının belli olmadığı anlaşılmasına rağmen, tanığın beyanına üstünlük tanındığı, davacı adına verilen işe giriş bildirgesinin, seri numarasının, hangi yıla ait olduğu, işyeri hakkında vergi ve muhtasar beyanname verilip verilmediği, yoklama tutanaklarının olup olmadığı, diğer taraftan, çalışıldığı iddia olunan işyerinin muhasebe işyeri olduğu dikkate alındığında, davacının, davalı Kuruma, işyerine ait belge verip vermediği, davacının imzasını taşıması gereken bu belgelerin, Kurumda var olup olmadığı hususunda, yeterli araştırma yapmak gereği gözetilmeksizin ve davacının çalıştığını iddia ettiği dönemdeki davacının çalışmasını bilebilecek aynı işyerinde çalışan veya komşu işyeri işveren veya çalışanlarının olup olmadığı emniyet veya kolluk aracılığıyla tespit edilip dinlenmeksizin karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece, bu açıklamalar çerçevesinde, yeterli araştırma yapıldıktan sonra, toplanan tüm delillere göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.