YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7932
KARAR NO : 2014/10070
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
Mahkemesi : Hopa Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi : 03.10.2012
No : 2010/72-2012/198
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı kurum ve davalılardan İ.. L.. avukatları ile S.S. G.. K..Kooperatifi Başkanlığı adına Y.. Y.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi ( dava hakkı ) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru – Ramazan Arslan – Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, İstanbul 2000, s. 288 ).
Tüzel kişilik, ticaret sicilindeki kaydın terkini ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona erdiğinin hukuk açısından kabul edilebilmesi için, tasfiye işleminin eksiksiz tamamlanmış olması gerekir. Eğer, tasfiye işlemleri gerçek olarak tamamlanmamış ve tasfiyede gereken hususlar eksik bırakılmışsa tüzel kişilik ticaret sicilinden terkin edilse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinden söz edilemez.
Dosya kapsamına göre, davanın S.S. G.. K..Yapı Kooperatifi Başkanlığı aleyhine açıldığı, kazalı adına düzenlenen işe giriş bildirgesinin ve işyeri bildirgesinin S.S. G.. K.. Yapı Kooperatifi olarak düzenlendiği, temyiz dilekçesinin ise S.S. G.. K..Kooperatifi Başkanlığı adına sunulduğu, Hopa Ticaret Sicil Memurluğu tarafından S.S. G.. K.. Yapı Kooperatifi’nin 16.06.2007 tarihi itibariyle tasfiye haline girdiği, 08.09.2008 tarihinde terkinin yapıldığı, kuruluşundan terkin tarihine kadar unvan değişikliği yapılmadığı, S.S. G.. K..Yapı Kooperatifi unvanlı kooperatife sicil kayıtlarında rastlanmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
O halde yapılan açıklamalar çerçevesinde yapılacak iş; davacı kurum kayıtlarından işveren kooperatif tespit edilerek, S.S. G.. K.. Yapı Kooperatifi olması halinde, taraf ehliyeti bulunmayan şirket aleyhine karar verildiği gözetilerek, dava açılmadan önce sicilden terkin olduğu anlaşıldığından hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle ihyasına dair karar alındıktan ve mevcut tereddüt giderildikten sonra, sonucuna göre, HMK. 124. maddesi uyarınca usulüne uygun husumet yöneltilmesi ile taraf teşkilinin sağlanması ve hasıl olacak sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum ile davalılardan İmdat Kuyumcu vekilleri ve SS G..K.. Yap. Koop. Başkanlığı’nın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönler incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.