YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7764
KARAR NO : 2014/9240
KARAR TARİHİ : 28.04.2014
Mahkemesi : İzmir 12. İş Mahkemesi
Tarihi : 29.01.2014
No : 2012/8-2014/95
Davacı, 16/12/1987 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davacının çalıştığının iddia ettiği işyeri kayıtları kurumdan getirtilmemiş, işyerinin kapsamda ve tespiti istenen dönemde faal olup olmadığı araştırılmamış, işyerinden kuruma verilen bordroların varlığı ve işe giriş bildirgesinin ve sigorta kartının hangi yıl serilerine ait olduğu sorulmamış, davacının çalışmasını bilebilecek şeklilde işyerinde çalışan sigortalı olup olmadığı belirlenmemiş, bordrolu tanıklar veya emniyet veya kolluk araştırması ile komşu işyeri tanıkları olduğu tespit edilen tanıkların olup olmadığı araştırılmamış ve bu suretle mahkemece eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiştir.
506 sayılı Kanunun 108’inci maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, bu Kanunun 79’uncu maddesinin onuncu fıkrasına dayalı olan ve “hizmet tespiti davası” olarak nitelendirilen bir görünüm arz etmekte olup, bunun doğal sonucu olarak da söz konusu 1 günlük çalışmanın belirlenmesi talepli davada, hizmet tespiti davalarındaki kanıtlama yöntem ve ilkeleri benimsenip uygulanmalı, başka bir anlatımla, sigortalılıktan söz edilebilmesi için, çalışmanın varlığı, hizmet tespiti davaları yönünden kabul edilen yöntem ve ilkelere uygun biçimde saptanmalıdır. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında haksız ve adaletsiz bir durumun oluşmasına yol açabilecektir. Yöntemince düzenlenerek yasal hak düşürücü süre içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’na verilen sigortalı işe giriş bildirgesi, ilgilinin işe alındığını gösteren yazılı delil niteliğinde ise de, sigortalılığın kabulü açısından kuşkusuz tek başına yeterli kabul edilemez ve bu kapsamda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli başka kanıtlar aranmalıdır. Bu tür 1 günlük sigortalı hizmetin belirlenmesine ilişkin davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunlu olup, mahkemece, tarafların gösterdiği/sunduğu deliller ile yetinilmemeli, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri esas alınarak kendiliğinden araştırma ilkesi benimsenmeli, sigortalılığın kabulü ve hüküm altına alınabilmesi için mutlak koşul niteliğindeki hizmet akdinin ve eylemli çalışmanının varlığı ortaya konulmalıdır. Bu amaçla; sigortalı işe giriş bildirgesinin Kuruma veriliş tarihi, bildirgedeki kimlik bilgilerinin, varsa imza ve fotoğrafın davacıya ait olup olmadığı, davacıya verilen sigorta sicil numarasının hangi yılın serilerinden olup sonraki dönemde gerçekleşen hizmetlerinde kullanılıp kullanılmadığı saptanmalı, yukarıda belirtilen ve hizmeti ortaya koyabilecek belgeler, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar, Kurum görevlileri tarafından düzenlenen rapor ve tutanaklar getirtilmeli, bu kapsamda, davacının, 16/12/1987 geçtiği iddia edilen çalışmasını ispatlar kayıtlar, o dönemde çalışılan kurumun devredildiği kurumdan istenmeli, davacı tarafından bildirilen tanıkların beyanları ile yetinilmeyerek, davacının çalışmaları hakkında bilgi sahibi olabilecek, dava konusu dönemde, sigorta prim bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, gerektiğinde, aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler saptanarak, bilgi ve görgülerine başvurulmalı ve çalışıldığı iddia edilen süreler yönünden kuşkuya yer verilmeyecek şekilde hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.