YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7643
KARAR NO : 2014/10040
KARAR TARİHİ : 06.05.2014
Mahkemesi : Ankara 15. İş Mahkemesi
Tarihi : 25.02.2014
No : 2013/566-2014/168
Dava, davacılar murisine ödenen aylıklar sebebiyle Kuruma borçlu bulunmadığının tespiti, terdiden borçlu bulunulan dönemin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, bozma üzerine, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Uyulmasına karar verilen Dairemizin 08.07.2013 gün ve 2012/14324 – 2013/15428 sayılı bozma ilamında, mahkemenin her iki sosyal güvenlik kuruluşundan yaşlılık aylığı almasına olanak bulunmadığına dair kabulünün isabetli olduğunun belirtilmesinden sonra, davacıların yersiz ödemeler nedeniyle iade yükümünün yasal dayanağının 5510 sayılı Kanunun 96. maddenin a bendi olduğu, buna göre hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla 10 yıllık sürede yapılan ödemelerin, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hesaplanması gerektiği, somut olayda ise hatalı işlemin varlığına davalı Kurum tarafından 19.11.2007 tarihli Emekli Sandığı Tahsisler Dairesi Başkanlığının yazısı ile muttali olunduğu belirtilmiştir.
09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda; mahkeme yönünden o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine bozma kararında açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “Usuli kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki müessese mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve istenilenler kapsamında işlem yapmak ve hüküm kurma zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usuli kazanılmış hak müessesesi, usul hukukun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri, mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulama imkanı olan yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı çıkması; diğeri de, 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlendiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Olayda; Dairemizin bozma kararına uyulmakla, meydana gelen usuli kazanılmış hakkın sonuç doğurmayacağı haller de söz konusu değildir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetildiğinde, bozma ilamı gerekleri tümüyle yerine getirilmeksizin ve/veya yanlış anlam verilmek suretiyle, davacılar murisinin 03.01.2011 tarihindeki vefatına dek aylık ödemelerinin devam ettiği, zira Kurumun hatalı işlemden SGK Emekli İşlemleri Daire Başkanlığı’nın gönderdiği 17.06.2011 tarihli iç yazısı ile haberdar olduğu gerekçesi ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.