Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/7606 E. 2014/10926 K. 15.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7606
KARAR NO : 2014/10926
KARAR TARİHİ : 15.05.2014

….

Dava, ölüm aylığının kesilmesi yönündeki Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması, karşı Kurum davası ise, yersiz ödenen aylıkların tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, esas davanın reddine, birleşen dosyaların kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı-karşı davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davacı Kurum vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen hak sahibi kız çocuğu konumundaki davacı-karşı davalıya yersiz ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte kendisinden geri alınması için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine açılan davanın yasal dayanaklarından olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun icra takip tarihi itibarıyla yürürlükte olan 67. maddesinin 2. fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın %40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. İtirazın iptali davalarında icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanında takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Anılan tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.
./..
-2-

Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, yersiz ödenen aylıklar toplamı olan asıl alacağın, icra takip ve dava tarihi itibarıyla varlığı ve tutarının belli ve sabit, dolayısıyla, likit nitelikte olduğu belirgin bulunduğundan, takibe haksız itiraz eden borçlunun, alacaklı Kurum yararına hüküm altına alınan asıl alacak tutarının %40’ı oranında tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yanılgılı değerlendirme sonucu, anılan istemin reddi yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hükmün 2 numaralı paragrafın A bendinde yer alan “istem ile fazla istem ret olunduğundan icra inkar tazminatı talebininde reddine,” sözcüklerinin çıkartılarak, yerine “istemin reddine, hüküm altına alınan asıl alacak tutarı üzerinden %40 oranına göre hesaplanacak icra inkâr tazminatının davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacı Kuruma verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına, 2 numaralı paragrafın B bendinde yer alan “fazla istem ret olunduğundan icra inkar tazminatı talebininde reddine,” sözcüklerinin çıkartılarak yerine “hüküm altına alınan asıl alacak tutarı üzerinden %40 oranına göre hesaplanacak icra inkâr tazminatının davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacı Kuruma verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının …’den alınmasına, 15.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

……..