YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/689
KARAR NO : 2014/6648
KARAR TARİHİ : 24.03.2014
Mahkemesi :Bursa 5. İş Mahkemesi
Tarihi :10.10.2013
No :2012/309-2013/772
Davacı 26.07.1994-04.10.2000 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu somut olayda; davacı 07.08.2003 tarihinde, ticaret sicil müdürlüğünden aldığı 26.07.1994 tarihinden itibaren anonim şirket kurucu ortağı olduğunu gösteren belge ile davalı Kuruma giriş bildirgesi vermek suretiyle başvurmuş, davalı Kurumca, 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasayla değişik geçici 18. maddesi gereğince sigortalılığı 04.10.2000 tarihi itibariyle başlatılmıştır.
Dava hukuki nitelikçe; 4956 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadarki dönemde Bağ-Kur’a kayıt ve tescili bulunmayan, ancak, bu tarihten sonra Kurumca, 04.10.2000 tarihi itibariyle 1479 sayılı Yasaya göre zorunlu sigortalı olarak tescili yapılan davacının; 26.07.1994-04.10.2000 tarihleri arasındaki anonim şirket kurucu ortaklığına dayalı olarak sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve 4956 sayılı Kanun ile eklenen 1479 sayılı Kanunun geçici 18. maddesi; “Sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetleri 04.10.2000 tarihinden itibaren başlar. Ancak, bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıkları, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve
20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak 49. ve ek 15. maddelerine göre hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren bir yıl içinde ödeme tarihinde bulundukları gelir basamağını yürürlükte olan prim tutarı üzerinden ödemek kaydıyla bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir” hükmünü getirmiştir. Anılan madde hükmüne göre, 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu sürelerin prim borçlarının ödenmesi halinde, sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği açıktır.
Hal böyle olunca, davacının 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasına yönelik vergi kaydının bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 günlü 2011/10-170 Esas, 2011/413 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, geçici 18. madde uyarınca yasal süre içinde yazılı başvurusu veya prim ödemesinin olmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 24/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.