Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2014/6411 E. 2014/10109 K. 06.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6411
KARAR NO : 2014/10109
KARAR TARİHİ : 06.05.2014

Mahkemesi : Giresun 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 02.04.2013
No : 2012/135-2013/148

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 01.09.1977-25.09.1983 tarihleri arasında davalı işverenlere ait iş yerlerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaların tespitini istemiş; mahkemece, davanın kabulü ile, davacının, davalılar murisi Ö.. P..’e ait 25 sicil numaralı işyerinde; 01.09.1977-03.04.1978, 01.09.1978-05.06.1979 ve 01.09.1979-04.05.1981 tarihleri arasında, yine Ö.. P..’e ait 6924 sicil numaralı işyerinde; 01.09.1981-31.08.1983 tarihleri arasında, son olarak ise, davalılardan P.. F.. San.Tic.A.Ş.’ye ait 8237 sicil nolu işyerinde; 01.09.1983 – 25.09.1983 tarihleri arasında, her yıl Ağustos ayları hariç olmak üzere sürekli ve kesintisiz olarak asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla, bir davayı, davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine ( fiil ehliyetine ) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.
Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, ( o davada davacı sıfatının kime ait olacağı ) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, Ankara 1995, s. 231).
Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Bas. İstanbul 2000, s.288).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas-2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile A.Ş.’nin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
Somut olayda; anılan HGK kararı çerçevesinde, 19.11.1990 tarihinde ticaret sicilden kaydının silindiği anlaşılan ve tüzel kişiliği sona eren davalı P..F.. San. ve Tic. A.Ş.’nin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek, ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde, bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair hususlar incelenmeksizin 06.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.