YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/5658
KARAR NO : 2014/14045
KARAR TARİHİ : 09.06.2014
Mahkemesi : Ankara 4. İş Mahkemesi
Tarihi : 25.11.2013
No : 2011/1309-2013/1204
Dava, hizmet ve sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
08.05.2005 – 17.10.2011 tarihleri arasında davalı işverenlere ait işyerinde hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin ve sigorta primine esas kazanç (ücret) tutarının tespitine ilişkin davada mahkemece yapılan yargılamada; davacıya yolluk, ek ödeme ve maaş ödemeleri açıklamaları ile yapılan ödemelerin aydan aya kısmi farklılıklar arz ettiği, asgari ücretin üzerindeki ödemelerin 5510 Sayılı yasanın 80/b maddesinde bahsi geçen “görev yollukları, seyyar görev tazminatı“ mahiyetinde olduğu buna göre prime esas kazanca tabi tutulamayacağı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime Esas Ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime Esas Kazançlar” başlıklı 80. maddesinin 1. fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayıl Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77. ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı
geçtiği takdirde, senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas – 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas – 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas – 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas – 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas – 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Davacının elektrik teknikeri olduğuna ilişkin diplomasının bulunduğu gözetilerek, davacıya yapılan ödemelere ilişkin hesap hareketleri yönünden bu dönemde davacının hizmet cetvelinde çalıştığı görülen davalı S.. S.. ve davalı ..Sosyal Hiz. Yem. İnş. Pet. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin tüm çalışanlarının 2008,2009,2010 ve 2011 yıllarına ait ücret ödemelerine esas kayıt, defter ve belgelerin celbi ile çalışanlara ücret karşılığı yapılan ödemelerin saptanması; ücret ödemelerine ilişkin belgelerde davacının imzasının bulunması halinde, imzaların davacıya aidiyeti ile yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davacı yönünden bağlayıcılık değeri araştırılması; davacının banka hesabına maaş adı altında yatırılan miktarların kim tarafından yatırıldığı araştırılarak, davalı şirketlerce yatırılmış olması halinde bu ödemeler ilgili şirketlerin defter ve kayıtları ile karşılaştırılarak ücret karşılığı mı yoksa yol ve konaklama ücretleri olarak mı yatırıldığı belirlenerek;
ve 2011 yılları içerisinde davacının banka hesabına 2008 ve 2009 yıllarında davalı S.. S.. ve diğer yıllarda yatıran olarak isim belirtilmese de bu dönemde davacının çalışmasını Kuruma bildiren .. Sosyal Hiz. Yem. İnş. Pet. Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti tarafından yapılan ödemelerin gerekçesi yine gerekirse ilgili şirket kayıtlarından da araştırılarak, bu ödemelerin davacının hizmet akdine dayalı çalışmasının karşılığı olup olmadığı; diğer bir anlatımla prime esas ücret içinde değerlendirilebilecek nitelikte olup olmadığı hususu açıklığa kavuşturulması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucu varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken mahkemece, davacıya yapılan ödemelerin aydan aya kısmi farklılıklar gözettiği ve yeterli araştırma yapılmadan asgari ücret üzerindeki ödemelerin görev yollukları, seyyar görev tazminatı mahiyetinde olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesi, isabetsiz olmuştur.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece, sigorta primine esas kazanç tutarı konusunda öngörülen yönteme uygun inceleme ve araştırma yapılmaksızın istemin reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.